Zava Ellaya Mor Alaşımlı Sunu
.
Şuraya bakıyor musunuz benim baktığım yere savaşlardan kıyımlardan şimdi çıkmış o diri karanfile sihirli değneği var az önce geçen çocuğun dokununca Akdeniz’den Hazara’ köpüklü yollar kuruyor Bir gün derin yarasını verebilse suyun yüzüne geçmiş bir gündü o ansanız bileceksiniz bileceksiniz kayaları yırtan gün eğimindeki sırrını ayın içini çeker deniz, kabarıp yayılmaktayken göğün dar kafesinde ondan ağlamasını kimse beklemez Bazı nehirler yatağında morarmış canlar taşırken nasıl da beklenir sessizce yas bayrakları yok ağlayan çayır müziği de Eleni Karaindrou’nun Beklenir deyrani bir yüzle dağlardan inecek Ülkeri şarkın / Suyun eski adını bilsem yazacaktım burasına . Su’s. Ma Susunca ürperiyorum ama / Siz hiç Cizre’ ye gittiniz mi? gitseydiniz oturup bir dağın kırağı düşmüş şakağına duymazdan geleceğini bile bile zap suyuna doğru seslenirdiniz Sevdiğim ey! gitme dur sensiz ve hiç kimsesiz bu terk edilmişlikte bu ağlayışta yeni sürgünler veren eskimiş andaçların saf göğertisini ve her soluk aldığımda sümbül karılmış alaşımı benimle birlikte çatlayan bu kenti hatta adının soyluluğunu bize bağışla.. . |