Üstü Çizilince
beni unutmanı gördüm arasız bir yağmurdu
eski çocukluk hastalıklarımı ararken koyu bir yalnızlıktan gözlerim yeni açık dünyayaya uzak bir kentte son paramla bir sinemadan çıkmıştım sense şimdi bile ne bana ne kendine açtın bakışlarını... ayrılığa uzayan bir yokuşta ağlıyorum dinmiyor aramızdaki anıların yağmurlara gebeliği yaşımı sensiz geçen yağmurlarla hesaplıyorum iliklerime kadar huysuz bulutlarla doluyum kıyameti oluyorum kendi çöllerimin kuru yalnızlığım kalıyor sana... kış şarkıları ezberliyorum soğukta ıslığım ayazı tozlu rüzgarla yarışıyor ama göremiyorum hangi ürperişte saf ve çekincesiz şefkatim bilemiyorum hangi sesteki çıtırtıyım hangi uçurumda ayna anlayana düşlerimi de terk ettiğimi kendim için yalnızca öleceğim öylesine el değmemiş seveceğim yaşamak için hırpalanmışlığını... bir çocuk gizlice ağlar son gölge yapraksız bir ağacın gövdesine sarılır göğü kararır okul yıllarımın yokluğunun tenimde üstü çizilince daha sıkı sarılırım acılarıma öper okşar koklarım kendimde bulduğum seni sevme gücünü düş içinde bir düş de bile bulamam izlerini yanımda benleştiğin o öğle vaktinin... kağan işçen... |