ArdilŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Ardil, gönül ateşi..
Gönül yanarken, dil susar. Sızısı büyüktür özlemlerin...
Karanlık bir penceresin, bakmaya korktuğum
Buğusunda silinmiş adın Ben yine yarım kalmış, yokluğunun çıkmazındayım Hasretin nöbeti bitmek bilmez, kokuna hasret bu şehir Bense özleminden taş duvar Yoksun, yokluğunda avuçlarım üşür Dilim söz söylemez olur Duydum ki mutluluk sinmiş hayatına Adı sürgüne düşmüş yarınlarla Kilidi kırılmış yüreğinin, açılmış sevdanın yoluna Bilinmezliklerinde kaybolup, inanmışsın olur olmaz kendi yalanlarına Sığıntı sayarken sevmeleri, fakir kalmış tenine sarmışsın Canına yabancı, sahte simaları bir inat uğruna Aydınlıktı gözlerindeki gülüşler Şimdi kim bilir hangi yüze gülmekteler Boynu bükük savaşlarından arta kalan ne varsa Taşı mevsimi kıştan çıkmaz ömrü hayatına Ben sussamda, dilim susmaz yokluğunla Kayboldum çıkmazlar da kadersiz bir yazıyım Yanarken üşüyorum, ayrılık ayazım Şimdi gecedir hasret kokar bu şehir Şimdi gecedir nöbet tutar gözlerim Sensiz yanar yüreğim, nerdesin... ? s.ç |
Yangının tam göbeğindeyim
ama
yalnız değil !...
şiirin harikuladeydi..