Gidişine Çağrı - II
Gelebilirsin artık
Karanlığıma her gün biraz daha en zifiri geceler ekleniyor Varlığının tespihini anarken yüreğim Yokluğunun azabında kavruluyorum Arşınladığım yollar da yetmiyor iyileşmeme Avuçladığım şu toprak Şifa değil yokluğuna Toprak Ana’dır oysa Ne derdimiz olsa çekmez mi? Şimdi kendimi dert görüyorum bu yeryüzünde Yokluğun buraya ait olmadığımı pekiştirirken zihnime Toprağa kavuşma ihtimallerim çoğalıyor Yüreğimde biriktirdiğim gülümsemelerin tükendi Yetmiyor karanlığıma ışık olmaya Her akşam aynı saatte aynı yere bakarken gözlerim En çok soğuk denizde doluyor Gözlerimizle biz üşüyoruz Gelebilirsin Sen gittikten sonra tamamen boşalttım dünyamı Soyundum umutsuzluğu üzerimden Karanlığın elbisesi sarıyor bedenimi Ben beyazı tercih ederdim oysa Hala simsiyah bir geceyken aklında Beyaz olmayı dilerdim Gel diyeceğim de… Yine düşelim sevdanın kavgasına Biz bu sofrada aç kaldık yâr “Sevgilim” diyemediğim için aç kaldık Şimdi sevda denilen şey kurtlar sofrasında Yetişemez ellerimiz Dilimiz yetmez uzanmaya On İki Aralık İki Bin On İki 11 40 Nevin Akbulut |
Yetmiyor karanlığıma ışık olmaya
Her akşam aynı saatte aynı yere bakarken gözlerim
En çok soğuk denizde doluyor
Gözlerimizle biz üşüyoruz
hüzün dolu duygu sarmalı güzel bir şiir düşmüş sayfaya
yazan yürege verilen emege saglık saygılar