Sen Yoksan Yokum
kılıçları çekildi öfkemizin
gülümseyişimizin senfonileri susuk yetim gölgelerle uğraşmak da sıktı toprağa süzülüyorum fark ettirmeden rüzgarına yalnız yağmurumun... muhtacım arı duru apayrı da olsa otların kokusuyla ürperişlerimiz öykülerimizin aynı mevsime tutsaklığına muhtacım... ama hançeresinde sessizlik hüküm sürse de erken bastıran mevsim mağduru göç kuşlarının öğreneceğim gitmeyi onuruyla yalnızlığımın... dumanlı dağların boğulduğu anların artığı ince uykularda eğittim seni çağıran sesimi kırılmasın diye harı hiçbir umudun sanki son taç yaprağını saklıyorum evrenin sanki son kar gecesinde tek başımayım kıyametin sankisi yok sadece sen yoksan yokum... sokağın şiiriydi içimde önünü alamadığım ve kavuşmalardan önce kavuşmak nasıldır öğrenmeliyim diyorum yorgun argın trenler izliyorum geceyle cilveleşen yolcu otobüsleri annesini arayan kedi yavruları seviyorum eski arkadaşlıklardan kalan akşam düşkünlüğünün peşinde siyahın yalnızlığımla buluşmasına bakıyorum ve sonunda sokağın şiirine kavuşuyorum sokağın şiiriymiş diyorum şiirin sokağındaki kavuşmak büsbütün bir ayrılığın yanında... kağan işçen... |