ErguvanSokağın ucunda belirsiz çırpıntı Şah damarı kesik Göğsü toprakta Üç kişilik seyirdir tabutun arkası Ürperir diğer dudaklar Başlarını çevirip görmezler Pembe ruju silik kadının gidişini Pencereye asılı ağır perdeler Titrek bir müziğin gürültüsüdür Sakız çiğneyip yonca sayarlar Yarın onlar için güzeldir Alkışa hazır Işıldayıp yol gösterirler kendilerine Yaldızı bol mevsim Cennetin dehlizlerinde tüm ihtişam Gece örtüsünü sarıyor Kirpiği devrilmiş Kim ağlayacak Yağmur mu Belki minik bir çocuğun elleri Taşlar ve köpekler ulur O anı kucaklayacak Bir balıkçının istavrit kokusu Gözleri açılmış kedi bağırtıları Kapılar çalınınca kim damladı ruhuna Gri soğuk tepeden tırnağa Servilerin tepesindeki rüzgâr Kent sokaklarına metalik yansıyor Ölüm dallara vuran gölgedir Bir ağaç ağlıyor Bir de ağaçtaki serçe kuşları Sessizce çekiliyorlar sahneden Her şey akıyor Sadece gökyüzü kızartıyor yüzünü Taşsız bir mezara yağıyor Islandınız mı ? Aysu |
harika
müthiş
aslında bilumum şak şak sözcüklerinin hepsi