sıradan bir gün
O sabah memede plastik tadı vardı telefon çaldığında,
açtım. Eski bir tanıdıktı arayan. Vaktiyle iç sıcaklığını ölçmüştüm. “Nerdesin? Eskişehir’de olduğunu duydum.” Dedi. “Doğru duymuşsun.” “Eee ne yapıyorsun orda?” “Şehzadeler sancağa çıkar yavrum.” Dedim konuyu kapatmak için. “Hııı…” dedi. “Saat başı ellerini yıkıyor musun hala?” “İyi ki hatırlattın.” Dedi ve kapattı. Ne kadar yattım bilmiyorum. Yattığım yerden karnıma baktım sonra. Kıllı bir göbek. Oradaydı, içerideki bir şeyleri sımsıkı tutuyordu. Kesintisiz devinim. Ya eller? Ellerime baktım, benim değildiler, ödünç almış gibi hor kullanıyordum. Kafa derimi örten saçlar mı çıldırdı yoksa ben mi? Hepsinin faydası vardı. Sonra bu faydalı organların oluşturdukları bütünün nasıl yararsız olabildiğini düşündüm. Derken bir ses duydum. Martı sesi. Eskişehir’de hiç martı yoktu.(Görürseniz bana da haber verin) Ses yan daireden geliyordu. Bir kadın, inliyordu. Dinledim. Başka ses yoktu. Şanslı hergele dedim içimden. Sonra düşündüm. “Adam mı?” Dedim. Belki başka bir kadın inletiyordu kadını. Ya da hiçbiri değildi. Kadın kendiyle oynuyordu. “Sana ne?” dedim. "Yatakta bile insana huzur yok mu?" Giyindim ve çıktım evden. Aytaç caddesi boyunca yürüdüm. Sonra bir ganyan bayi gördüm, girdim. İçeride kaybetmekten kamburu çıkmış, yorgun insanlar vardı. Son koşu başlamak üzereydi. Bültene baktım. Bir olasılık gördüm ve ikili bahis oynadım. Benden başka kimse son koşuya bahis oynamadı. Koşu bitti ve ganyan 1’e 70 verdi. İnsanlar söylenirken parayı cebime soktum. Sanki bir güç arada göz kırpıyor ama asla kendini göstermiyordu. Yürüyordum, bir bar gördüm içeri girdim. |
sera. tarafından 11/27/2012 3:57:47 PM zamanında düzenlenmiştir.