0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1852
Okunma
Kasvetli öğleden sonra atılan
atom bombası kadar etkili sözler duyabilmek
ve biraz mizah sahibi bir kadın arayışıyla
sokak sokak yürüyor, barları geziyordum.
Bazen gökyüzüne, el değmemiş güneşe bakıp
ne işim var burada, diye düşünür
sonra siktir eder,
barmene içki söylerdim.
Uzay tekrardı, yörüngede dönen her şey gibi
başka şansımız olmadığı için
siz ne yapıyorsanız, ben ne yapıyorsam
onu yapıyorduk.
Sen yalnız yaşayamazsın, demişti bir kadın.
Çok biliyorsun, ne yalnızı? dedim.
Taşaklarım o kadar kalabalık ki! Yalnızlık nasıl?
Gece uykusu kadar kısaydı gündüz düşleri
Şarap sıcak, biftek kanlı
bitmeyen açlık ve yemek
ve porno kadar hızlı tükeniyordu
zaman…
Tren geçidi açılmıştı
ancak kestirmeden gitmeyi sevmiyordum.
İnsanlardaki telaşı hiç anlamadım.
Gideceğinden önce varamazsın o yere.
Hızlı yürümek neden?
Kaybolmak istediğinde büyük şehirleri seçmeli insan.
Ve bir kadın için şehir değiştirmeden önce
kadını değiştirmeyi akıl edebilmeli….
Bir süre eve gelen kadınlarla ilgilendim
hiç ayırmadan sevdim onları
yalnız kalmayı sevmiyor olmalarından
ve zamansız gelmelerine memnundum.
Uzun sürmezdi, sabah olunca ağır sessizlik başlar
geldiklerinden hızlı çıkarlardı kapıdan.
Mutlaka onları bekleyen erkekleri olurdu.
Kendi gölgesini atlatabilenin ne amacı olur hayatla?
Boş odada ses şekle bürünür
duvarda iz bırakır kirli ayna ve bahar ölmeden
süt dişim dökülmeden beklerdim
beni gerçekle kandırabileni…
5.0
100% (1)