Acıların Girift Reçetesi
Keşke hüznün de günlüğü olsaydı
Tutabilseydim sensizliğin çetelesini Yazabilseydim acıların girift reçetesini, Günde iki doz ve aç karna; İsyana dönüşmüş hüzünler alsaydım… Daha tadı damağımda gözyaşlarımın, Tuzunu basıyorum lal olmuş dilime Keşke yutkunmayıp asabilseydim duvarlara Gözyaşlarımın çaresiz sesini. Ve bir tablo gibi seyre dalsaydım, Yokluğunun ruhumdaki dengesizliğini. Yazsaydım sonra alınyazımın kararsızlığını Ayrılıklar kadar apostrof atsaydım yüreğime… Elini ver bana, kaldır düştüğüm yerden Düşmelerimden, düşlerine al beni Sömürme artık bereketsiz topraklarımı Irgat gibi çalıştırma beni kendi yüreğimde Gönül terimi boş yere akıtıp durma Yazıktır, beni kendinden uzağa savurma. Hem yedirmem sana ben sevdamı Bak kaşlarım çatık tıpkı çatılmış silahlar gibi Havalanıyor artık kafese sıkışmış yumruğum Mavzer gibi yüreğimden uğultular yükseliyor Kavgalardan uzak kaldığımdan olsa gerek Sevdalardan da uzak kalışım. Üzerimdeki korkaklığı öldürürsem Bıyıkları daha henüz terlemiş İsyanlar bile ederim ben sana Evet, gözü yaşlı isyanlar!... |