Buruşuk Tende Sarkaç İzihangi oyuncağa yüklemiştim her eksileni ya uçan balonlardı, ya uçurtmalardı, uzaklara taşıyan oysa dolamıştım ben serçe parmağıma iplerini içli bulanıklığın öbür yüzü susup, içimde sessizce birikti eksilen sayıları/sarı yaprakları toplarken ömür kilerinden yeniden geçtiniz gözlerimden beyaz çerçeveye asılmış adınız çatlayıp orta yerinden üstüme yığılırken mavi bir kere vurmuştu kırmızıyı sol elim göbek deliğinden kapı aralığında bıraktım elimi sıkıştı. acıdı. tutup yaşlarımı, göz yatağında unuttum kırmızıyı kılıç kuşandı, sarı sıcak mevsimler. kentlerim dar, sokaklarım harap. gölgelerin serinliğinde, güneşlendi sarı saçlı çocuklar. ay ışığı ölmüşse, gökyüzü geçirmek neye yarar geceye takvim yapraklarının, arka yüzünde hikayesi. kendi el yazısından eksik ellimin. bir zamanlar, ılık, gürdü sesim, pervasız bulanık sularda tutunmaya çalışıyor cılız bir sala. baldırımda bıçak yarası kesiyor sol yanımın acısını. uyuşuk dudaklarımdan sarkıyor terk’’in esrik sarkacının. buruşuk ten izi şimdi asılı kirpik uçlarına elde kalan bir rüya bir renk sarmaşık gibi dolanıyor belime gözyaşlarım reddin duvarına değdikçe zamanı örmeli sükutu şişleyerek Blackless |
bende öyle oldu okuyunca
üst bir şiir
tebrikler