Sinsi övmelere faydalı yermeleri tercih edecek kadar aklı başında adam azdır. la rochefaucauld
Kıpkırmızı
Kıpkırmızı
VİP ÜYE

Dümdüz

Yorum

Dümdüz

( 10 kişi )

4

Yorum

7

Beğeni

5,0

Puan

1376

Okunma

Dümdüz

Dümdüz

Bundan böyle söyleyemediklerimi dümdüz yazıyorum

Gecelerim sabaha kadar açık
Yalnızlığımın önünü ilikliyorum.
Bir düş kuruyorum uçan kuşların konduğu penceremden
Bir dua tutturuyorum kuşun ayağına
Gökyüzüne ulaştırsın, meleklere okutsun diye

Söyleyemediklerimi dümdüz geçeceğim bundan böyle
Yazılmış gibi
Yazılmayacak gibi
Atlayacağım kuramadığım cümlelerin üzerinden

Etrafıma sızmadan kelimelerim
Dümdüz yaşayacağım
Bir çizgi çizeceğim çevreme ekvator gibi
Yaklaştırmayacağım kimseyi kendime
Yaklaşırlarsa kelimelerimden esir alırlar beni
Bir ömür hapse tıkarlar

Askerlerin yaptığı geçiş gibi olacak gitmelerim
Sağıma soluma bakmadan dümdüz gideceğim
En önde minik bir kız çocuğu elinde bayrak
Yürüyen büyük askerlere özeneceğim
Gideceğim. Elimde bayrak yerine bavul
Dümdüz bir çizgiden geçerken gideceğim
Etrafıma sızmadan
Karışmadan
Akmadan başka denizlere bulanmadan

Her bulaştığımda biraz daha kirlenir limanlarım bilirim
Kimse göremeyecek beni bundan böyle
Ancak bayramlarda çıkarım ortaya
Her gece hortlayan hayallerimi de doldurdum valizime
Düzleştirdim saçlarımı hayallerimle birlikte

Uygun adım bundan böyle her yol
Duraklamak yok
Rahatlamak da yok, nefesi tutup yürümek
Hep yürümek var
İleri marş her adımım bundan böyle

Yazamadıklarımın üzerini çizip de geçeceğim
Dümdüz bir yol yürümeyi düşlediğim
Kendime yeni, başka bir ben gerek
Her terk ediş tekrar etmemeli nöbeti
Her gidiş aynı olmamalı

İmgesi kırık şiirlerime
Başka bir şair gerek
Ve bu dünyaya hiç ölmeyen peygamberler gerek
Dirilmeyen umutlar varken her yolun sonunda
Doğmayan umutların sancısıyla kıvranıyorum

Kafiye istemez bu saatten sonra şiire
Dümdüz anlatmak isterim yokluğunu
Alengirli bir nöbet her gece
Sabaha kadar dillenir yokluğunun masalı

Dümdüz anlatıyorum işte bu yokluğu ve yolculuğu
Dümdüz gidiyorum bu yoldan; ait olmadığım zamanlara
Yolda rastladığım hayat oyun parkı
Ben o parkın içindeki battaniyesiz misafir
Hiç çocuk olamayacağım bir parkta
Her çocuk akşam olunca eve gider çünkü
Parkın nöbeti
Gece yokluğunun kabusu

Dümdüz zaman her gece
Şiirler kafiyesiz gece



Yirmi Bir Kasım İki Bin On İki 15 20
Nevin Akbulut

Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (10)

5.0

100% (10)

Dümdüz Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Dümdüz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Dümdüz şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Murat Çakır (şeker29)
Murat Çakır (şeker29), @muratcakir-seker29-
21.11.2012 22:54:45
yürek sesin daim olsun güzeldi
AGRA
AGRA, @agra
21.11.2012 18:13:53
5 puan verdi
öğleden sonraydı kaçışlarımız..
okul yolundan düz,yokuş aşağı gider yuvarlanırdım......
Yolda mavi önlüklü şaşkın çocuklarla karşılaşıyordum..
onlara bakarken düş kurardım..çocukluğumun düşünü.
sonra çocukluğum aklıma düşerdi.....o yıllara gitmek isterdim ama maalesef geriye dönüş imkansızdı.. herşey çok geçti..isteseydim bile dönüşü olmayan bir yola çoktan sapmıştım...çocukluğum dedim ve bir anım beni boğmaya başladı şu an....



konuya girmek için sabır sınırlarım zorlanmaya başladı artık..


bu yazımı yazarken belki de yanaklarında hardal tanesi kadar mutlu bir tomurcuk oluşacak..Gamzelerin neon ışınları gibi parıldayacak...
işte o an beni hatırlarsın...Belki de kendi çocukluğunu...



Ortaokul sıralarında henüz filizlenen küçük çiçeklerdik....
Her zaman olduğu gibi bizim grup arka sıraları tercih ediyordu...Kavga ve gürültüde üstümüze yoktu.Bir sıralama yapılsaydı kesinlikle bizim faydasız grup birinci olurdı.Bugün geçmişe dönünce kendime kızıyormuyum,KESİNLİKLE HAYIR; YAPTIĞIM HİÇ BİR ŞEYDEN PİŞMAN OLMADIM..KENDİ İRADEM VE KENDİ İSTEĞİMLE HERŞEYİ YAPTIM..) ...
’’’Nihat derdi Turan ikinci ders kaçalım.



Hemen ileride mobil sahası var orada top oynarız der, ikimiz de elinde oyuncağı olan mutlu iki çocuk olurduk....Oysa sonrası aklımıza gelmezdi...Ne olacak dünya mı yıkılacak derdik...Müdür işte bilemedin bir iki sopa ile bizi paylayacak ve biz yinede kaldığımız yerden devam edecektik...
günlerimiz böyle devam ederken bir gün hiç unutmam Türkçe dersindeydik....
Türkçe hocamız Metin beyi size anlatırsam inanın buraya gelip onu görmek istersiniz...


İri yarı ve gürbüz gövdesi ile king *oksçuları andırıyordu..Küçücük gövdemiz ancak onun yarım pazusu kadar vardı..Gerçi benim boyum diğer arkadaşlara göre daha uzun olduğu için dayak yeme konusunda en şansızı bendim..Adam nereye salasa mutlaka gelip bana çarpardı.....


Anlayamadığım bişey vardı yüz ifadesinde..çocukluğun vermiş olduğu merak olmalı diye düşünüyorum... Suratının neden hep abus olduğunu hep merak ettim..Bir gram gülücük papatyası oluşmazdı yüzünde..her gün acaba evde hanımıyla kavga mı ediyordu? Çocuklarını bizi dövdüğü gibi mi dövüyordu? Daha aklıma gelmeyen yığınla soru sorardık kendimize..... günlerden bir zaman bu düşündüklerimizi ona söyleyelim dedik.bu konu hakında özellikle grupça karar aldık..,grup sözcüsü olarak Nihat arkadaşımızı seçtik..
’’yok abi ben olmam sözcü’’ filan dese de karar çoktan alınmıştı...
Nihat’ın ödü *okuna karışmıştı...Bi ara yüzü salça gibi oldu sınıfta...Altına mı kaçırmış diye gülüşmeye başladık sınıfta...Nihat da ses seda yok...sanki sağır olmuştu... İki gün okula gelmeyince endişelenmeye başladık...Baktık durum ciddiye gidiyor,
hocaya sorularımızı sormaktan vazgeçtik...



her öğrenci yaşamıştır...klişe olduğu için artık çok fazla da sorulmuyor.. ’’’ evladım büyüyünce hangi mesleği seçecen’’
Ne saçma sapan bir soru demi...söylerken yüzüm kızardı ya...
yine Metin Hocanın dersindeyiz....dersimiz Türkçe ve Meslekler....; ;
Hoca herkese sorduktan sonra son Nihat kalmıştı..


Ağzımız ve yanaklarımız balon gibi şişmiş.Her tarafımız mayın tarlası...Biri osursa sınıf kahkahaya boğulacak Nihat’ın bu halinden dolayı..
Sıra Nihat’a gelmişti...çocuk korkudan kekeme bir ağız ile aklına gelen ilk şeyi söyledi...’’öğretmenim ben çoban olmak istiyorum’’’ sınıfta olağanüstü bir kahkaha kopuveriyor...Hocada yine tık yok...adam sanki gülmeyi unutuvermiş...Hani korkmasam şunu söyleyecektim..’’’Öğretmenim siz doğarken gülerek mi dünyaya geldinizde ondan dolayı mı unutunuz bu mutluluk ifadesini...
Söylermiyim abi, canımı yerde mi buldum...beni paçavraya çevireceğinden hiç şüphem yok....neyse sıra bana gelmişti...Turan sen ne olacaksın’’’?

o sıralarda kanun adamı diye bir dizi vardı...başrollerini Kadir İnanır oynuyordu...dizide rol gereği aktörümüz savcıydı...Devamlı izler hiç kaçırmazdım bu güzel diziyi...hani kadir inanır’a da hayranlığım yok değil...Adamı oldum olası çok sevdim...
’’ o anda damdan düşer gibi savcı olmak istiyorum dedim’’... Bi halt yediğimin farkına varmıştım.
Adam yarı alaylı yarı ciddi bir şekilde’’’Kadir İnanır’ı çok mu izliyorsun Turan’’ yüzüme baktı gözlerini küçülttü hafifçe başını saladı.bizimkiler yandın deyince ağzımı kapayıverdim......
O günden sonra bir hukuk okuma sevdası beni sardı....Bir de edebiyatı çok severdim lisede...Kompozisyon derslerim çok iyiydi... (senden iyi olmadığım kesin) bu arada bunu da unutmadan yazmak istedim....


Diğer yazılı sınavlarında çözemediklerimi o anda yaşadığım iç dünyam ile ilgili yada güncel bir şeyi çiziktirerek cevaplamaya çalışırdım.... Ta ki liseyi bitirene kadar...Tabi yaşadığım çoğrafyada şekilenmemde etkili oldu....


Güvenlik sorunu yaşıyorduk o dönemler....Faili meçhul cinayetler,caddelerde farklı farklı hizipler bilmem neler neler işte... Adam kaçırmalar,Yok etmeler...Herşey vardı burada....günlerimiz korku ile geçiyordu..hata kimi arkadaşımız gözlerimizin önünde ölüp gitti....Badirelerle yaşamak hayatımızın bir parçası oldu... metaneti belki de bunların sonunda öğrendik..
(çok şükür bugün çok şey değişti..hem toplum hemde insanlar çok şeyi aştılar...) zamanla daha iyi olacağına inanıyorum..


siyaseti hiç bir zaman sevmedim.çünkü siyasettin içinde her türlü kumar ve kirlilik vardı...doğru yapılan bişey siyasettin tanımı olamazdı...yalan ve dolandırıcılık felsefesi üzerine kurulmuş bu kavramın içimi hiç bir zaman hoş ettiğini söyleyemem..



Babam inşaat işçisiydi...adam akşama kadar ekmek parası için çalışır, çocuklarına bakmak için didinirdi......Bizimle ilgilenecek zamanı yoktu...(Onu rahmetle anıyorum...toprağı bol olsun)
Bizde kör topal kendimizi yetiştirmeye ancak bu kadar yetebildik...
Üniversiteye ilk girişim başarılı olmadı..derken iki üç ancak atabildik kendimizi...Aslında askerlikte boğazımıza yaftalanmıştı...Birazcıkta bundan kurtulabilmekti amacımız...Yada zamanımız olsaydı mücadelemiz sürecekti hukuk okumak için.....Neyse okulu bitirip Öğretmen olduk...ilk görev yerim Şırnaktı...Yabancı gibiydim orada..Bir gün bile kendine alıştıramadı şırnak beni...

Burada yaşadıklarımı anlatırsam yazı daha uzun olacak..dolaysıyla kısa ve öz bir şekilde bırakıyorum buradan..) ...iki yıllık bir süre çabuk geçti orada...sonra bir yolunu bulup Kadim şehir Diyarbakır’a geldim....
Ben diclenin kıyısında doğdum sevgili arkadaşım...Dicle bizim için Nil nehri gibiydi...Yüzmeyi ve boğulmayı bu nehir bize öğretti....Surları bilirmisin? çin setti gibi şehrin dört tarafını çepeçevre saran binlerce yıllık bir tarih.
Tarihi camileri, kiliseleri, hanları, hamamları, ve daha binlerce mazisiyle bir medenyet mabedidir Diyarbakır.
’Sırrını surlara fısıldayan şehir’’
Sevgili Şeyhmuz Diken bu değerli kitabında aslında Diyarbakır’ın nasıl devranlara hüküm ettiğini,her taşının altında bir tarih olduğunu ve yazılarak hiç bir zaman sonlanmayacak bir Diyarbakır’ı gözler önüne seriyor..
bazalt taşlarına bakarsanız eminim beni mutlaka anlarsınız..her taşın altında bir hikaye vardır..bir yaşam vardır..bir düş saklıdır...

Aşık olduğum zaman henüz 22 yaşındaydım...esmer bir kıza vurulmuştum...hep içime kapanıktım..öyle anımsıyorum kendimi...beş yıl sonra ne esmer kız kalmıştı nede benden bir eser....
sadece yaşamı öğrendim bu bocalama döneminde.... bize kar kalan da o oldu..


yüreğine sağlık....
kalemin daim olsun..
saygılarımla...
Etkili Yorum
DİLEK YILDIZI
DİLEK YILDIZI, @dilekyildizi
21.11.2012 16:40:24
5 puan verdi
Bir bayrak törenini içinde merasimli izini bırakmış bir kız çocuğunun eski kırmızı bir zamanıydı.Her aklına geldiği zaman eskilerin ayak sesleri küçük kız aynı zamanda büyüdüğünüde hatırlamaya başlamıştı.Kaybolup girmek adı bilinmeyen şehire içindeki anılarını bir valize yerleştirip,aklından her şeyi silmek ister gibi....Yokuşların yorgunluğunu unutarak daha hızlı gidebilmek için içindeki kız kalesine, kelimelerine sığmayan duygularını gizliden gizliye es geçerek, yürümek yürümek yürümek sonsuzluğa doğru, üşürken içindeki bir yanı, herşeyi bir kenara bırakıp, bilmediği bir ülkenin cennetine sığınır gibi kuşlara umutlarını ekleyerek......( ve daha nicesi vardı dizelerin içine saklanmış hislerde.şu an yoğun olmasam uzundu işte bu şiirde öyküsü )


OKYANUSLARIN DUYGULARINDAKİ DAMLASINDAYDI YİNE HARİKA ŞİİR...
KUTLARIM GÖNÜLDEN....
SONSUZ SEVGİ VE SELAMLARIMLA DUYGULARIN DEV DAMLASI....
meselci
meselci, @meselci
21.11.2012 15:42:06
5 puan verdi


Dümdüz
Serbest
Ve mutlu yaşa Nevin.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL