ATEŞ
An sendin
Her bir zerremde azalarım kan tükürürken hece hece Alfabelerden içerim bilmediğim ne varsa Çocuk özlemlerim kanar da fersah fersah kaçarım zamanın paslı ellerinden Sadece ben miyim kir pas içinde olan ATEŞ..! Yoksa küf kokan bu şehre baştan mı yenilmişim Oluk oluk içtiğim bir girdabın zehrindeyim Adını her andığımda ikraha geldiğim aymazlarda Yanlış zamanların eşiğindeyim Zaman ; o mağrur sultan Sana lal oluşlarım mı desem Baştan yanışlarım mı Beyhude kanışlarım mı Ve yanlışlarım , yanılışlarım mı Kimliğini kaybetmiş Züleyha bakışlarım mı Genzimdeki son yarayı sızlatan Kimbilir daha kaç zamanda tenhada hasret büyüteceğim ATEŞ...! Kimbilir gözyaşlarım kaç kez daha gönlüme ihanet edecek de Aynalara duyduğum kinim efkarımla büyüyecek Firkatinin odu yanarken bu şehirde Takvimlerden çalmak istediğim sonbahar senmişsin meğer Yoksun diye yalnızlığın kan kızılı gölgesiyle kol kolayım Sana meftun bu yürek tebessümüne muhtaçken Zamana bırakmak mı Sen ki dualarımın hal bilmez yabancısı ATEŞ..! İçim kor olup yanarken susmak mı Ardın sıra gözyaşlarım yağmur olup akarken Firakının ellerine mi tutunmalıydım Yüklemsiz kalışımın ağıtlarında Giderken sularıda mı yakmalıydın Öfkesinden kabaran denizlere isyanım ATEŞ...! |