Kayıp Günde Bir Ömür“Rüzgâr döndü, ocak söndü. Ömür gündü, o da dündü.” Su, başak, rüzgâr, zaman bir yön tutmuş gider de. Ben bozuk pusulamın belirsiz yönündeyim. Yalan ile gerçeğin kesiştiği bir yerde, -Gidenin arkasında, kalanın önündeyim. -Ömrün yettiği yerde, yarının dünündeyim. Hayalimin kadranı döndür çarkını, döndür. Solgun perdelerinde kalan sadece dündür. Gün bu gündür diyorlar, bu gün nasıl bir gündür? -Mavi tülden çiçeğin ölü sürgünündeyim -Şafak attığı yerde, yarının dünündeyim. Dallarım yana düşer, ağacım bodur benim. Ölümsüz gerçek: ölüm, yarınım odur benim. Beşer yaratılmışım, ahirim budur benim. -İnsan olabilmenin en aciz genindeyim. -Bayram arifesinde, yarının dünündeyim. Anlamsız ne görmüşsem aklımda unutmuşum, Denizde deve sürmüş, çölde balık tutmuşum, Hayata zar atmışım ve bir ölüm utmuşum, -Şimdi derdim öz yurdum boyunda, enindeyim, -Oranın telaşında, oranın dünündeyim. Güneşin son deminde ufkun bezgisi benim, Gurup ettiği yerde kızıl çizgisi benim, Karşı köyden duyulan davul ezgisi benim. -Ömrümün boş kasnağa gerilmiş gönündeyim, -Günün battığı yerde, yarının dünündeyim. Umut öyle ağaç ki, ne yeşerir ne solar. Kökü semaya bağlı, çorak ırmaklar sular. Devşirici torbası kâh boşalır kâh dolar. -Hayal; ölü bir cenin, kadife tenindeyim, -Doğum sancılarında, yarının dünündeyim. Hesap görmeye dursun menfur hatıralarım. Gün gelince ödenir bir bir faturalarım Bir kapıyı kapatır birini aralarım. -Musallada yatan ben, kendi düğünündeyim? -Halayın başı benim, yarının dünündeyim. Yirmi beşinci saat, sekizinci gün safta, Ayın otuz ikisi, elli üçüncü hafta, Bu gün; “artık” gündeyim, üç yüz altmış beş mevta. -Takvimin son dalından sonraki günündeyim, -Menzile son kulacım, yarının dünündeyim. |
bence haklı derler.
şiirlerini okuyunca hani bir insan saz çalmak ister, koyun gelir yata yata türküsünden başlar, lakin her şeyi çalmak ister,
ben o koyunu bu şiirler karşısında asla kaldıramam.
ve sanıyorum ki asla saz çalamam.
saygımla.