Bütün güzellerde onu aradım,
Canan’ı, Nuran’ı, Dilan’ı sevdim
Beşeri sıfatı aştı muradım,
Beyhude falanı, filanı sevdim.

Gök kubbe, bağrında neler yatıyor?
Hangi âlemlerin nabzı atıyor?
Şefkat-i Hüda’yı anımsatıyor.
Sonsuzluk mavisi cilanı sevdim.

Fani tarafına yaslanmış kulum,
Gün gelir yanıma uzanır kolum.
Ey dünya, emanet sendeki yolum.
Sonu gerçek diye yalanı sevdim.

Bilinmez hükmünün önüyle ardı,
Sevgiyle kuşattı, sevgiyle sardı,
Kudreti Baki’nin nakışı vardı.
Akrebi, çayanı, yılanı sevdim.

Gün geldi hayale umut beledim,
Gün geçti umuda toprak diledim,
İncelttim eleği, ince eledim.
Eleğin üstünde kalanı sevdim.

Yaprağı dibine hozanda düşer,
Danesi harmana tozanda düşer,
Tohumu toprağa hazanda düşer,
Göğ başak aşkına talanı sevdim.

Zemheri geçmeden toprak dirilmez,
Yaprak yeşermeden sürgün sürülmez,
Çiçek dökülmeden meyve görülmez,
Yeşereni sevdim solanı sevdim.

Solusam, ecrimi solurum diye,
Ne bulsam kendimde bulurum diye
Deryada damlacık olurum diye,
Damlada deryayı bulanı sevdim.

Ne saç, sakal dedim ne ayna, tarak.
Zaman usturaydı, geçti yırtarak.
Güç ile vicdanı ayrı tartarak,
Hakikati hâkim kılanı sevdim.

En nihayet taştı ömür kilesi,
Ne hurdası kaldı ne de hilesi,
Boşaldı sefası, doldu çilesi,
Dolduranı sevdim, dolanı sevdim.

Söz bitti, sohbetin demi acizdi,
Gardaş, ana, baba, emmi acizdi,
Yaratılmışların cem-i acizdi,
Saltanatı sonsuz olanı sevdim