Aşkın Saltanatı
Şiirin altında duruyorum
saçlarımda fesleğen kokusu kimseye söylenmemiş sözcük son mısranın susuzluğuyum genzim dumanlı kirpiklerim kadınca ıslak bir ateşin küllenmezliğiyim Tanrı pay ediyor rüyaları kosmos keman sesini yudumluyor gürültüsü kesilsin dünyanın her an doğabilirim anlıyor musun beni birazdan göğsünde yeni bir öykü birazdan elma şekeri sevincinde çocuğun elleri önce kalbinin en sevgili yeri efsunlanmalı orada acı yaralı kırlangıçlar orada kırbaçlanan mevsimler son kez bak bin yıllık mecalsiz haline cennetin kapısına bırakılmalı arafta bekleyen kader hayal ettiğin deniz, unuttuğun yerde martılar elini tutar birazdan birazdan sözün olacak düşün sustuğu yerden başlayacaksın konuşmaya fısıltıların dua gürültüsü iç çekerek şafağı bekleyen tutku kainatı aydınlatan sevdalı bir ateş en kızıl deniz feneri dibine indiğimde gördüm baharın rengini bembeyaz çığlıklarıyla cemre birazdan uzak ülkemin ıssız yollarından tüm boşlukları yalnızlıkları ağıtların haykıramayan çaresizliklerini topladım yaşlı bir ıhlamur ağacına asdım herşeyi unuttum tek şey kaldı bildiğim bitimsiz senfoni yürekte yürekte en güzel melodi sevda neleri değiştirir ben inanıyorum sana senin derinlerine en maviye karışan anlam öpmek istediğim dudakların bütün bilinmez zamanlarım özenerek baktıgım yüzün düşlerini gelin ediyor gece sisten arınmış masal yuvaları jilet kesiği kimsesizlik lav çiçekleri ve özlem teşekkürler aşka esmer toplumun ılık yarasını onarınca ıslık ıslığa yıldızlar ve ay senin nefesinde toplanmış duydum ordaydım... |
.