VE ŞİRİN KELEBEK İÇİN_ www.reverbnation.com/fundamavi/songs
sana içtim tüm sevmelerimi acıtmak istedim canını acıdığım yerden tüm küfürleri sana ettim öğrenmişim mi sonra yarana üfledim evlat gibiydin
tüm şehirler seninle yürüdü o İstanbul kendini aştı tanıyamaz oldum kaç mart kaç temmuz süpürdüysem yine kapımın önünden geçtiler
kilitledim şu dünyada ne varsa kapattım kapılarımı
en ağır cümlelerimi sana ettim başka da bildiğim küfür yok zaten belki tuz basarım sandım yarama kaçmak istediğim uçurumlardan her kurtuluşumda sana yürüdüm bir kez daha son kez daha
tüm şarkılarda sana küstüm içimde yaşattım seni bitirmişliklerine aldırmadan sanki hiç sen’im olmamış gibi biliyorsun seni en iyi tanıyan bendim evlat gibiydin
unuttun nasıl yaşadığını acıların sonrası bulduğun büyük mutluluğu hatırla ben de boş durmamıştım
mutsuzluklarımı tabutlara verdim kaç omuz kaldıramadı gözlerimle gömdüm hepsini bulutlara bağladım kuşlar gibi
sildim dedim bile bile silemeyeceğimi kabul ettim kırıklarımı
iki nefesti hayat vanilyalı fındıklı öyle içtim seni duman duman
gördüğüm hiç bir ağaca tutunmadım hepsinin dallarını kopardım sana tutundum, seninle düştüm benim suçum yoktu inan gözyaşlarım edepsiz
yalnızlık bir yol üstü çiçeği
evet artık bitti yeniden başlamak her vedaya hıçkırarak ağlamak ikimize de geçmiş olsun
düştün harf harf gönlümden sonra dilimden sayfalarımdan kağıtlarımdan kalemimden delirdim sana yazdım sevindim sana yazdım
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
BUNU DA SANA YAZDIM şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
BUNU DA SANA YAZDIM şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
kilitledim şu dünyada ne varsa kapattım kapılarımı
en ağır cümlelerimi sana ettim başka da bildiğim küfür yok zaten belki tuz basarım sandım yarama kaçmak istediğim uçurumlardan her kurtuluşumda sana yürüdüm bir kez daha son kez daha...
YAZAN KALEMINIZI VE SES OLAN YUREGINIZI CANI GÖNÜLDEN KUTLARIM GUZEL BİR ESERDI SAYGILAR...
Agır agır kalktı gölge yerinden uzaklara doğru bakarak dliine yakışmayan bildiği en ağır küfrü söyledi " Ulan Nalet Dünya" sonra elindeki beyaz kağıda düşen göz damlalarına ilişti gözleri.. Taa yukarı sokağa kadar kadar uzanan üçyüz atmış beş basamaklı merdivenlerin ilk basasamağına attı adımını..Stend destekli yorgun kalbe stem dolu mısraları yüklenek..
sana içtim tüm sevmelerimi acıtmak istedim canını acıdığım yerden tüm küfürleri sana ettim öğrenmişim mi sonra yarana üfledim evlat gibiydin
Yedinci basamaki ..Soluklandığında can,acı,yara,saçılmış bilyeler gibi yuvarlanıp düşmüştü..Üfledi.. Ardından küfür..
tüm şehirler seninle yürüdü o İstanbul kendini aştı tanıyamaz oldum kaç mart kaç temmuz süpürdüysem yine kapımın önünden geçtiler
Hasım olmuş bütün yanlızlıklar elimde süpürge her kapının önünü süpürdüğünde tahrik etmek için yan gözle bakıp geçtiler kışlarımdan sonra...Yapamadım gönül temizliğimi hep yarım kaldı..onbeşinci basamakta kalmiş yapraklar gibi..
kilitledim şu dünyada ne varsa kapattım kapılarımı
Sesini bekledim kücük tokmağin tıklamasını...Kanatlı kapılarıma zülfükar başlı tokmak ğa bile uznamadı bir el..Üzerlik nazarından bir tüssü kokusu sarmadı taş avluyu..
en ağır cümlelerimi sana ettim başka da bildiğim küfür yok zaten belki tuz basarım sandım yarama kaçmak istediğim uçurumlardan her kurtuluşumda sana yürüdüm bir kez daha son kez daha
Kibritim tükenmiş..Elimdeki maşa ile kariştırıyorum mangalımdaki külleri ..Sarma tütünümden bir nefes çekmek için..
tüm şarkılarda sana küstüm içimde yaşattım seni bitirmişliklerine aldırmadan sanki hiç sen’im olmamış gibi biliyorsun seni en iyi tanıyan bendim evlat gibiydin
En acı zılgıtları atıp huzura kavuşurmu yüreğim..Evlat acısına yakılan merdiyeler gibi.. eli kulağa atıpta... sızlatmak için.. tam şu merdivenin orta kısmında
unuttun nasıl yaşadığını acıların sonrası bulduğun büyük mutluluğu hatırla ben de boş durmamıştım mutsuzluklarımı tabutlara verdim kaç omuz kaldıramadı gözlerimle gömdüm hepsini bulutlara bağladım kuşlar gibi
sildim dedim bile bile silemeyeceğimi kabul ettim kırıklarımı
iki nefesti hayat vanilyalı fındıklı öyle içtim seni duman duman
gördüğüm hiç bir ağaca tutunmadım hepsinin dallarını kopardım sana tutundum, seninle düştüm benim suçum yoktu inan gözyaşlarım edepsiz
yalnızlık bir yol üstü çiçeği
Hani bir şu viranenin bahçesinde üç günlük çiçekler vardı ya..Şimdi yerlerinde acı sütleğenler var..Üzerinde o kırmızı renkli tırtıllar ..Kopardığımda leke bırakıyor elime...Yüreğimdeki leke gibi..
evet artık bitti yeniden başlamak her vedaya hıçkırarak ağlamak ikimize de geçmiş olsun
düştün harf harf gönlümden sonra dilimden sayfalarımdan kağıtlarımdan kalemimden delirdim sana yazdım sevindim sana yazdım
okuma beni ben bunu da sana yazdım.
Nar sepetinde kalmış öznesi kaybolmuş kelimeleri bir kenara getirip anlamlı çümleler kurmak istedim..Şu çıktığım merdivenin basamağında her mısrasında soluklanarak bişeyler yazmak istedim..
Yalnızlık bir yol üstü çiçeği....Yalnızlık bir yol üstü çiçeği....Yalnızlık bir yol üstü çiçeği....Yalnızlık bir yol üstü çiçeği.... Acıdım...Sızladım...
Kardeşimin şiiri çok güzeldi..Yüreği gibi..Nazar Boncuğu. Hüzün senden uzak olsun..... Acıtma canını.. Kalemin daim olsun..
ürkütür bazen kelimeler ta içerden insanı hüzün çöker sonbaharın koyusu gibi kışı özletir en yakınından yakından şiir gibi..................tebrikler saygımla
kapattım kapılarımı
en ağır cümlelerimi sana ettim
başka da bildiğim küfür yok zaten
belki tuz basarım sandım yarama
kaçmak istediğim uçurumlardan
her kurtuluşumda sana yürüdüm
bir kez daha
son kez daha...
YAZAN KALEMINIZI VE SES OLAN YUREGINIZI CANI GÖNÜLDEN KUTLARIM GUZEL BİR ESERDI SAYGILAR...