Nidâ Türküsü
Nidâ Türküsü
rengini bul ağlayışın beni utandır. sert dağların ovâl hisleriyle ezberlenmiş kurşunlar mı bu içinde her halkın kardeşlik isteği! zaruri bir ayna gelip çarpsa çatsa kaşlarını on beşinde yaşlı amca, siren sesleri duyulmuyor kıyamet yakın göğe bakın, göğe bakın o bile alt kalır yanında yüce marşların! yolunu bul düşünmenin icrâatin ve özgürlüğün insan beli bükülmüş bir begonya çiçeği ahlarıyla var, ölürken har vücudunda kader izleri kim inanmalı buna? suça ortak olan bir gövdenin ihbârını verseler yalnızların şırıngası delirmiş bir usla hangi ağaç tek ve hür bir orman olur başlı başına? kurda kuzu emânet yankılanıyor tutulan umut denizler ölür mü Müş anne bir devlet zor kurul Müş anne hepimiz bir pirinç anne taşı kendin ayıkla! zar zor getirdin bu güne ağzında kan tütsülü bir destânı insan insana yaradır anladım üzülmeyi geçti çoğu üzülünce ağladı içindeki kâğıt gemi gözlerinde battı! ve bir çocuğun faresi, kedi kemirince balladı. ölümler, halka açık yerler (!) vesselâm bu hep olur akşamlar kör topal lahitlerde sönük bir sigara uykusu eve bir gelir hiç gelmezler’in türküsü boyadı toprağı yağmur tarih yazmadı! inan’ma yetmiyor hiçbir dinde yok bu kanat vermeli uçmayı öğretmemeli ve her insan uçmalı! yap’ma bulutların siyahlaştığı merdiveni devrik bir evde matarada ıssızlık dışında ne kaldı? insan insana yaradır kimde bu korkunç arzu yarabandı?! Payanda |