Başka Dünya
Başka bir kimlik bulsam kendime, başka bir dünyadan
Başka bir ete bürünse bedenim, kurtulsa kemiklerimden İlk kez gülecek kadar masum bir yüze İlk kez dokunacak kadar yabancı bir ele sahip olsam Cahilliğin deli türkülerini sayıklasam Ben sana bürünmüştüm en son Şimdi sendeki ruh halimden de çıkmak istiyorum Kendimden değil aslında; Kendim olamayan kendimden sıkıldım Başka bir dünyaya gitmek için ayrılıyorum bu bedenden Ellerin buz tutmadığı Çayların soğumadığı Kahvelerin kırk yıl hatırının unutulmadığı Başka bir dünya Sen “çık” demeden çıkmayacaktım bu ruhtan Ama sen varlığıma öyle alıştın ki Ruhumdaki ağırlığımı bile unuttun Bir çığlık özgürlüğü istiyorum şimdi düşlerime Ve gülüşlerime Dudaklarımın esnekliği kadar özgür olsun gülüşmelerim Güçlü olmanın zorluğunu yaşadığım yerdeyim Kollarımı iki yana salıp güçsüz olmak istiyorum Yüreğimin köşesinden açılıyorum dünyaya Bir yelken olup gitmek istiyorum Ya da bir yelken bulup Açılamadığım yerden açıldığım zamana Zaman olmasın istiyorum Zaman sadece bebeğin anne rahmindeki uykusunda, Huzurunda olsun istiyorum Yüreğimin açıldığı bu dünya Ben yüreğimin ağzıma, dilime yaptığı en güzel tercümeyim Duyduğunuz kulaklarda Hatırladığınız anılarda Ve gelip geçen yüreklerde Baktığım aynaların köşesi kırık Yüzüm karman çorman Saçlarımı tarasam da düzelmiyor yüzüm Yüzümdeki hüzün Gözlerimdeki yüzün Değişmiyor yeri Ne kadar düzeltmeye çalışsam da Ayna yetmiyor ikimizi birden göstermeye Bu kadar kırıkken Aynaların olmadığı bir dünya istiyorum Birbirimizden başka bakacak yerimiz olmasın Ya da kırılmasın aynalar Ayna karşısında bile ayrılmayalım En anlamlı yer sesimiz olsun En dolu yer gözlerimiz Taşsın, taşalım anlaşıldığımız için sevinelim en çok Şimdi susuyorum Bu dünyada konuşulmuyor Konuşulsa da anlaşılmıyor Dinlenilen bir dünyada konuşmalıyım Dinlenilmekten çok anlaşılmalıyım konuştukça Bir kimlik bulmalıyım kendime İsmi konulmamış Soy adı olmayan Bir kimlik bulmalıyım kendime Bir yelken Gitmeliyim Rüzgarın başladığı yere kadar uzaklara Gitmeliyim Çünkü susuyorum Gitmeliyim Çünkü kimliğimi kaybettim Otuz Bir Ekim İki Bin On İki 10 00 Nevin Akbulut |
Başka bir ete bürünse bedenim, kurtulsa kemiklerimden
İlk kez gülecek kadar masum bir yüze
İlk kez dokunacak kadar yabancı bir ele sahip olsam ...