Yüzyıllardır tutkuyla bekledi millet “onu” Yirmi dokuz ekimde geldi zilletin sonu Kendine güvenmeyen dillendirirken “manda” Ya okyanus ötesi ya da İngiltere’ye Mustafa Kemal dedi; “bende ise kumanda Vuruşurum, düşürmem, milleti cendereye” Birçok insanda varken umutsuzluk, acziyet Gülüp eğlendik o gün, bayramdı cumhuriyet
Yaşandı zorlu yıllar aç, susuz ve de yaya Çanakkale’de, çokça, ders verdik biz dünyaya Ülkemin her sathında; Anadolu, Rumeli Müdafa-i Hukuktu, ilk adı birleşmenin Trakyalı, Doğulu, Karadeniz, Egeli Koştular cephelere, çünkü özgürleşmenin Tek yolu savaşmaktı. Kolay değil hürriyet O yüzden bize düğün, bayramdı cumhuriyet
Tarihe açıkgözle bakan görür çok evvel Karadan ve denizden saldırmış yedi düvel “Hasta adam” diyerek. Emperyalist pay ister Kabarmış iştihayla bu geniş coğrafyadan Madenleri almaya uzaktan gelmiş mister Toslayıp ders almaya bu sarsılmaz kayadan Ve millet beslemeden mazluma kötü niyet Savaşarak aldı ün; bayramdı cumhuriyet
***
Duymayanlar vatana aşk ile aidiyet Söz verip tutmak için göstermezken ciddiyet İstanbul kuşatıldı. İçten, dıştan tüccarlar Gecelerde, baloda pay ederken ülkeyi Cephede aş, ekmek yok; onlar bolca harcarlar Kemal Paşa kararlı, ilan etti ilkeyi: Ya istiklal ya ölüm; Hedefiniz Akdeniz İleri! Evlatlarım. Çocuğunuz, dedeniz Dua eder sizlere. Şimdi, tarihe kanla Destan yazacaksınız; sınav verirken canla
İmanı sağlam millet ödedi canla diyet Onun için bu halka ikramdı cumhuriyet
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
BAYRAMDI CUMHURİYET şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
BAYRAMDI CUMHURİYET şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Yüzyıllardır tutkuyla bekledi millet “onu” Yirmi dokuz ekimde geldi zilletin sonu Kendine güvenmeyen dillendirirken “manda” Ya okyanus ötesi ya da İngiltere’ye Mustafa Kemal dedi; “bende ise kumanda Vuruşurum, düşürmem, milleti cendereye” Birçok insanda varken umutsuzluk, acziyet Gülüp eğlendik o gün, bayramdı cumhuriyet
Yaşandı zorlu yıllar aç, susuz ve de yaya Çanakkale’de, çokça, ders verdik biz dünyaya Ülkemin her sathında; Anadolu, Rumeli Müdafa-i Hukuktu, ilk adı birleşmenin Trakyalı, Doğulu, Karadeniz, Egeli Koştular cephelere, çünkü özgürleşmenin Tek yolu savaşmaktı. Kolay değil hürriyet O yüzden bize düğün, bayramdı cumhuriyet
Tarihe açıkgözle bakan görür çok evvel Karadan ve denizden saldırmış yedi düvel “Hasta adam” diyerek. Emperyalist pay ister Kabarmış iştihayla bu geniş coğrafyadan Madenleri almaya uzaktan gelmiş mister Toslayıp ders almaya bu sarsılmaz kayadan Ve millet beslemeden mazluma kötü niyet Savaşarak aldı ün; bayramdı cumhuriyet
***
Duymayanlar vatana aşk ile aidiyet Söz verip tutmak için göstermezken ciddiyet İstanbul kuşatıldı. İçten, dıştan tüccarlar Gecelerde, baloda pay ederken ülkeyi Cephede aş, ekmek yok; onlar bolca harcarlar Kemal Paşa kararlı, ilan etti ilkeyi: Ya istiklal ya ölüm; Hedefiniz Akdeniz İleri! Evlatlarım. Çocuğunuz, dedeniz Dua eder sizlere. Şimdi, tarihe kanla Destan yazacaksınız; sınav verirken canla
İmanı sağlam millet ödedi canla diyet Onun için bu halka ikramdı cumhuriyet
…CumhuriyetBayramı 2012 / Elazığ Güneri Yıldız
Güneri Yıldız (Güneri Yıldız)
A l k ı ş l ı y o r u m ............... Yüreğinize kaleminize sağlık, beğeni ile okudum Bayramınız kutlu olsun hocam Yüreğinize sağlık Selamlar saygılar
kısaca.. tarihi yaşadım bir kez daha şiirde..bu millet her ne kadar zillete düşmüşse de..kurtarıcısı olmuştur her bir yüzyılda.....bu son olur ve cumhuriyetimiz mahşere kadar yaşar inşallah.....milliyetçi duygularımızla yaşar..yaşar..büyür..emperyalizimin değil..sosyalizmin değil..siyonimizin değil Türkün yumruğunu hissedecek inşallah dünya bir kez daha .. Tanrı Türkü Korusun deyişimle bir daha bütün ulu hakanlarımı da rahmetle anıyor..sevgili Atamızın emanetinde gururla yaşıdığımıdan dolayı Allaha hamd ediyorum..
Yukarıda bir yorum beni oldukça üzdü..Oysa şiir günün anlamına yakışır bir şiir..Bilen bilir diyelim...Bu ülke çok badireler atlattı..Bunlarda geçer..Ulus olmak,millet olmak,var olmanın adıdır Mustafa Kemal... Kutladım selamlar
Büyük Türk Ulu Önder ATATÜRK nedemiş; "Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu. Bu sahne 7 bin senelik, en aşağı bir Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgarlarıyla sallandı. Beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurlarıyla yıkandı. O çocuk tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela, korkar gibi oldu; sonra onlara alıştı; onları tabiatın babası tanıdı onların oğlu oldu. Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu. Türk budur. Yıldırımdır. Kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir." NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE! CUMHURİYET BAYRAMI TÜM ULUSUMA KUTLU OLA KALEMİNİZ VAR OLA ÜSTADIM TEBRİKLER.....SAYGILAR
Cumhuriyet neyin üzerine kuruldu? Bugün 29 Ekim. "Cumhuriyet"in kuruluş yıldönümü. Nice nutuklar atılacak yine; "ebediyete kadar..." türünden. 89. kez Bayram olarak kutlanacak. Sanki Cumhuriyet'ten önce ezanlar okunmuyormuş gibi, millet "aptal" yerine konacak; "Cumhuriyet sayesinde..." diye başlanacak, "ezanlarımızın okunması, camilerimizin açık olması" buna bağlanacak. Nitekim Milli Savunma eski Bakanı Vecdi Gönül, "Allah cumhuriyeti kuranlardan razı olsun" diye dua ediyor. Başbakan, gazetelere tam sayfa ilan vererek, Kurban Bayramı'nın yanına Cumhuriyet Bayramı'nı da koyup "Milletimizin çifte bayramı kutlu olsun" diyor. Ama acaba, "bayram" ilan edilen Cumhuriyet neyin üzerine kuruldu? Küçük bir tarihi kesit alalım bakalım, Cumhuriyet'in altında neler kalmış. Cumhuriyet, yıkılan Hilafet'in, hayattan uzaklaştırılan İslam'ın, hükümleri reddedilen Kur'an'ın üzerine kuruldu. Kendi halkını düşman ilan eden, halkının dinini-imanını kökünden kazımaya yeltenen, "Allah'a isyan"ı esas alan, "ilahi hükümlerin yeryüzünü yönetmesi"ne karşı çıkan bir anlayış üzerine kuruldu. Cumhuriyet kurulunca Kur'an yasaklandı, Kur'an nüshaları yırtıldı, yakıldı; Kur'an öğrenmek suç sayıldı. Mahalle aralarında gizli gizli açılan Kur'an kursları, jandarma baskınlarına uğradı, Kur'an öğretenler aşağılanarak cezalandırıldı. Ezan Türkçeleştirildi. Camiler satıldı, yıkıldı, amacı dışında kullanıldı, kapatıldı. Mezarlıklara varıncaya kadar vakıf varlıkları talan edildi. Sosyal, siyasal, hukuki, iktisadi, idari, tedrisi vb. hayatın her alanından sökülüp atılan İslam, bireyin vicdanına hapsedildi. Rejimin İslam'ı iptal eden uygulamalarıyla da yetinilmedi, İslam'da reform yapılmak istendi. Hülâsa Cumhuriyet, "İslam düşmanlığı" üzerine kuruldu. Cumhuriyet, tam bir "militarist diktatörlük"le kuruldu; Hilafet ilga edildikten sonra birbirini kovalayan devrimlerle biçimlendirildi. Devrimlerin esas hedefi, sosyal, siyasal, hukuki ve iktisadi hayatın yanında, ferdi hayatı, şahsi davranış, yaşayış ve hissiyatı, iman ve ibadet esaslarını da "din dışı"na çıkarmaktı. Tam anlamıyla "devlet terörü" estirildi. Bu da İstiklal Mahkemeleri eliyle yapıldı "Toplumun İslam'dan uzaklaştırılması"na itiraz edenler, "İstiklal Mahkemeleri" adındaki "mezalim mahkemeleri"nde "hukukçu olmayan üyeler" tarafından usulen yargılandı ve "sanığın idamına, şahitlerin bilahare dinlenmesine" diye başlayan kararlarla idam edildi; idam yoksa da mutlaka cezalandırıldı. Baba-oğul birlikte tutuklanmışsa, önce babanın gözü önünde oğul asıldı, sonra baba idam edildi. Böylece Cumhuriyet, İstiklal Mahkemelerinde katledilen 500 bin müslümanın canları ve kanları üzerine; hapisler, işkenceler, suikastler, fail-i meçhul cinayetler, yargısız infazlar, ideolojik dayatmalar, ırkçı baskılar, zalimce yasaklar, vakıf varlıklarının talanı vb. üzerine kuruldu. Cumhuriyet, Anadolu mozaiğinin birleştirici unsuru olan İslam'ı ve İslam'a dayanan her fikri düşman saydı. "Kemalist ideoloji"ye dayalı katı, otoriter bir "merkeziyetçilik"i esas alan şiddetli ve kanlı bir baskı rejimi kuruldu. Osmanlı Saltanatı kaldırıldı, ama tam bir "militarist-bürokratik-oligarşik tek adam monarşisine dayalı saltanat" kuruldu. Yeni saltanatın idarecileri babadan oğula geçmiyordu, ama "tek bir ideoloji"den beslenmek zorundaydı. Bu yeni tür bir monarşiydi. Yeni saltanat, "Kemalist Saltanat" idi. Yani Cumhuriyet, "cumhur"a dayanmadan, "cumhur"un değer yargılarına bağlı olmaksızın kuruldu. O günün elde kalmış tek organize ve aynı zamanda silahlı gücü olan M. Kemal'in emrindeki ordu gücüyle "otoriter bir yönetim" kurulup, adına "Cumhuriyet" dendi. Cumhuriyet, "cumhur"un İslami ve etnik kimliklerini inkâr üzerine kuruldu. Toplumun inanç, kimlik ve kişilik değerlerine düşmanlık üzerine inşa edildi. Elit tabaka yükseltilirken, cumhur sürekli aşağılandı, baskılandı, sömürüldü, ezildi, horlandı, cahil bırakıldı. Bırakın toplumsal hayatı, bireysel hayat bile bütün ayrıntılarıyla dizayn edildi; adeta topluma ve bireye nasıl inanacakları, nasıl ibadet edecekleri, nasıl yaşayacakları, nasıl düşünecekleri, nasıl konuşacakları, nasıl giyinecekleri, nasıl yiyip-içecekleri vb. empoze edildi. Cumhuriyet'in militarist-oligarşik-bürokratik saltanatı, birey ve toplum için adeta kader yazmaya yeltendi. Cumhuriyet, halkın "dini inançlar"ını bile "resmi ideoloji"ye uygun hale getirmeye çalıştı. İslam'ı "seküler mantık"la yorumladı, "Laik-İslam anlayışı"nı dikte etti. Toplumun "yerli kültür ve gelenekler"ini ve "toplumsal değerler"i cebren, Batı'nın "Seküler-Laik normlar"ına uygun hale dönüştürdü. Toplumsal yapıyı teşkil edenlerden Türk unsurunu dönüştürürken, Kürtleri ve diğer toplumsal unsurları yok saydı, baskı altına aldı, "asimile" etmeye kalkıştı. Böylece, "bugünkü terör sorununu üreten sebepler zinciri"ni inşa etti. Ve araştırın, daha niceleri... Bugün Cumhuriyet Bayramı, ama -mesela- başörtüsü hâlâ yasak! Hadi şimdi, "Cumhuriyet Bayramı"nız kutlu olsun! Kutlayabiliyorsanız...
Sayın ö.ç.m. Sayfama uğrayıp bir gazeteden bir yazarın yazısını şiirime katkı diye yorum kısmına eklemenize teşekkür ederim; Ancak benim şiir çalışmalarımın hiçbirinde islam düşmanlığı, Osmanlı düşmanlığı, eskiden ezan okunmazdı, dini vecibeler yaşanmazdı gibi basitlikler yoktur, keza bu tür söylemlere de katılmam, tarihi bir bütün olarak algılar ve öyle kabul ederim ki bizim tarihimiz gerçekten büyüktür...; bugünkü şiirimde de ne islama, ne ceddimize en ufak bir göndermem olmamıştır, ama Kurtuluş Savaşı ile ilgili betimlemelerim vardı ki bunlar ne yalan, ne uydurmadır ve bu savaş yılları, ardından kurulan devlet ve yönetim şekli itibarı ile bugüne tekabül eden Cumhuriyet ilanıdır ki Mustafa Kemal bu anlamda anılmalıdır, anılacaktır da; anladığım kadarıyla siz Mustafa Kemal'den ve Cumhuriyetten hazzetmiyorsunuz ve bunu da bir şekilde belirtiyorsunuz alıntıladığınız yazı vasıtasıyla... Ben de size ve bu yazıya, yazıyı yazanın fikrine ve bu tür gazetelerde anlatılanlara.. esasen ben gazetecilerin tarihçiliğe soyunmasına da katılmıyorum... Tarih, sadece bir olaya, bir duyguya, bir olguya dayanılarak ortaya konulmaz... Çok uzatmadan; Bu şiiri beğenmemiş olabilirsiniz, bu sizin zevkinize kalmış bir durumdur, ama böyle alakasız bir yazıyı eklemenizi anlayamadım...
Yaşandı zorlu yıllar aç, susuz ve de yaya Çanakkale’de, çokça, ders verdik biz dünyaya Ülkemin her sathında; Anadolu, Rumeli Müdafa-i Hukuktu, ilk adı birleşmenin Trakyalı, Doğulu, Karadeniz, Egeli Koştular cephelere, çünkü özgürleşmenin Tek yolu savaşmaktı. Kolay değil hürriyet O yüzden bize düğün, bayramdı cumhuriyet
Tebrik ederim abim varolasin cifte bayram yasadik cumhuriyet bayramin kutlu olsun
Duymayanlar vatana aşk ile aidiyet Söz verip tutmak için göstermezken ciddiyet İstanbul kuşatıldı. İçten, dıştan tüccarlar Gecelerde, baloda pay ederken ülkeyi Cephede aş, ekmek yok; onlar bolca harcarlar Kemal Paşa kararlı, ilan etti ilkeyi: Ya istiklal ya ölüm; Hedefiniz Akdeniz İleri! Evlatlarım. Çocuğunuz, dedeniz Dua eder sizlere. Şimdi, tarihe kanla Destan yazacaksınız; sınav verirken canla
İmanı sağlam millet ödedi canla diyet Onun için bu halka ikramdı cumhuriyet
ustaca bir anlatım duyarlı yüreğin var olsun selamlarımla