...yok artık o martıgözlerinden yüzüne yayılan gülüş cennetime açılan sıratttan dar bir patika kaf artığı adalı mağrur gökyüzü taşralı deli dalgalı köpük köpüğe kara derili deniz kasabalı gümüş kanatlı aksak bir garip martı... bir ses çok uzaklardan dudaklarından dudaklarıma dökülecek kadar yakın aralasan dudaklarını öpüş olacak sıcacık ağzından dökülecek kırıntılar harf harf seviş hece hece sevinç... avuç içi kadar şehir koca çöl ortasında kayıp kasabalı martı içinde amansız fırtınalardan koptun ilmek ilmek içimde düğümlenen hiçliğime dolaşık... yanmışlığım bitip tükenmişliğim yutkunurken sensizliğe susmuşluğum renklerini yitirmiş gökyüzüm yitik o martı kayıp... mavilerim çalınmış pusulasız ayağı kırık kasabalı bir martı unudun yönü yok... özlemi kaldır omuzlarımdan sensizliğin boşluğundan sevdam gözü yaşlı bakar kanatlarına abanmış kapkara gökyüzü hasretle çırpınır nefes nefese kasabalı martı gel dokun parmak uçlarına sığınmış sıcakla buz kesmiş yüreğine nefes almıyor uçmaya takati yok çığlıkları kayalıklara asılı kalmış yok artık o martı... Hasan ODABAŞI |