Bir kaç rehin fotoğrafla
kayısı topladım dallarından
kurumuş...
belki nazarından düşmüş
uğuru kayıp mavi bir bebek
yakalayamadın onu tazeliğinde
kalan yeşillerine güvendin
girmeden başı bağlı ormanına
sütlaca benzeyen bir aşk
gözetliyordu dalların arasından
durmadan



r
ü
y
a
l
a
r
ı
m
a

bir diş atıp
hepsinden silkeleniyordum
kabulsüzdüm sen’lere
belki ilerleyen senelere
bilirdim sanki bu finalleri
gitmeliydim
ilk merhabam da bile


İnanmamışındır onca üşümüşlüğüme
finalsiz ceketleri
üst üste giyişlerime
alevli yaz sıcaklarında
o kadar da olmaz duran buz’larıma





s
e
n

o an anladın
öncesini de
sonrası
yalanladın
aynı gözlerde ağır suçlar işledik
bir ben, bir sen bebeklerinde
kundakladık pırıl pırıl gülüşlerimizi


yıllara dayanmış bıkkınlıklar
huzura ilerleyen adımlar
dört taşla çevrilmiş yoklar vardı cebimizde
anılar başında hoca!


Şimdi oku
işte buydu bahsettiğim sâla!


sarı saçlarımdan teller düşerdi
bilmezdik de neye üzüldüğünü
kaybına ondan bundan sebepler bulur
bir daha eklerdik üzülen şirin’e
ferhat gibi sevinirdik dökülüşlerine



a
y
r
ı
l
m
a
z
d
ı
k

soldan kelepçelerimizle...


kandil bilirdik dualarımızı
kabuldü bizce
herkesce!
kim karşı çıkacaktı
sevda dalgalı denizlerimize...



hayır diyen herkes bir ayıptı
sundurmalara girer gülerdik
ne biçim şeydi anlaşılmamak
anlatamamak
bir biz görürdük on üç aydan burçları
on sekizden yılları
kırk ikilere kahkahaları
hadi gel de anlat bunlara...
sıradanlara


belki sen de anlamazsın şimdi!


s
e
v
m
e
z
d
i
k

ruhlarında ’ama’ uyutanları
deli duygusu... az’ları
komşuluk bile yapamazdık
rahmani sayardık onları
herkes kendiydi
kimse’ydi!
kaçmazdık evlat bildiğimiz hatalardan



s
e
v
e
r
d
i
k

ertesi güne çıkmamış rüyalarımızı
selam çakardık
dalgadan!
gülüşürdük
yaşlarla hem de



-çıkın da görelim kim büyük!
-hadi ya!


biz Şems-in aynasını bilirdik
hayatta bakmazdık, yüzümüzü yıkamadan
asla!
aşkın en güzeli biziz der
yüreğimize su serperdik


salak değiliz, biliriz
eminiz!
koskoca kainatta

-siz kimsiniz?


gelecek felaketlere
yangın yeri misali
saman hazırlardık
kibriti bile gazsız çakardık
meydandaydık



h
a
l
b
u
k
i
mutluluk bir yılandı!
bize
günlük bir yalandı...
cebinde elvedası bol bir,
kadın
adam
ak sevdalara leke düşmüş
yalancı aşk sinemalarında
bedavaya oynadı


arada
zamansız kavgalarda
şekil-şekil iblisler görüp
korkar...
sarılıp ağlardık
nilüfer çiçeğine parfüm sıkar da
akıtmadan yaşımızı,
akşamlara bekçi dikip
kanlı bakardık
susuz!




cennetimiz varken
Korkmuyoruz cehenneminizden!


Bir kadın bir erkek yüzünden
bıraktığımız
onca şehir varken
siz kimsiniz ki!



ayıbı bol, el/alem
siz kimdiniz?
O’ndan öte değilmişsiniz(!)


Rehin fotoğraflar
gördüm...
meğer kötü bir polisin elindeymiş
sen sakız çiğnerken...
eskitme emanetlerim
burda
bugün bitmiş
senden gitmiştir(!)


gözümde...
hepsi lekelenmiştir.


ŞİRİN KELEBEK