HİZADAN ÇIKMAsuçlu arama boşuna suç yaratma, olmayan yoklardan var/mış/lar yaratma var gerçek değil kurulan mahkeme divanda savcı yok, hakim yok,savunma yok Tanrı’yı arama boşuna, Tanrı yok haşa-kesilen ahkâm yokuşa sürerler atlarını,yerinde saydırarak en yüksek tepelerden kovalarlar düşlerimizi özgür yeleleri savrulur tozla,toprakla denizler uzaklaşır, yaklaşamaz atlar hayaller flûlaşır, uzaklaşmaz var/mış/lar sayrı umutlar kaçışır umutla arkalarından koştuklarımız korkarız çıkmaya hizadan yürürüz ağır aksak dekleyerek boylarımızı kimse cesaret edemez bayrağı almaya eline bayrak utanır allanır,harelenir,kanlanır mışlar geçit yapar önümüzde,sanki askeri bir tören dik durup selâm çakar askerler önümüzden boynu bükük geçen vatandır pılısını pırtısını yüklenip halkın acısını,umudunu,düşlerini saçarak toprağına onurunu kaybetmeden sevgisini vererek üzerinde yaşayan halka! suçlu göstermez yüzünü,ötesinde okyanusun ya da maskelidir,demokrasi süslü perdeli baş ezilirken,ayaklara kına yakılır gözleri boyanır,en âlâ boyalarla kara sürmeler çekilir bir fiml şeridi gibi kayar önümüzden değerler ve yürürler en çalımlı hallerle barış değildir artık adı dinin,savaştır! aynı hizada dur yine, kılını kıpırdatma! çatsınlar, dünya kazanının altına odunu bir kibrit çaksınlar! sen sus konuşma hiç! aman açma ağzını! bu kilidi vuranlar yaman konuşacaklar!.. 23. 9. 2012 / Nazik Gülünay |