Öykünen ellerimiz vardı, tarihini yalnız bizim bildiğimiz
ekmek veriyoruz dediler bahtsız bedevi gibi kaldık önceleri sonra hep giden trenlerin raylarına el sürdük yaralıydık bir serçenin kendi yarasını sarma güdüsüyle ayağımıza batan kederleri çıkartıp yol aldık
çiçeklerimiz kurumuştu balkonlarımızda sahte yüzleriyle insanlardan geçip yuvarlandık saatlerce merdivenlerden üzerimize basmamak için titrerken Azrail
sancılarımızı dağıtan imamalerimiz varken hep erkendi dualarımız inancımızı çalmıştı çok önceden dünya biz kendini arayan bahtsızlardık oysa kimseye kıymamıştı ellerimiz ve incitmemişti nefeslerimiz camları
yürüdük ne kadar da güzeldi çayırlarda yağmur ütopyalı kar simsiyahgecelerin barut misali patlamaya yakın mitralyözleriydik çöller de devrilip, ağırdan bir istikamet alınca dünya hep biz oluyorduk seçeneksiz; ölmeden, ölümü tadar gibi yaşamaktan bıkmayan ruhlarımız
öykülerimizin yüksek sesli şehvetlerinde ispiyonlu hareler şeddelerini sıkıyordu vefaya güvenimizi bile çalıverirken gece en çok da, en çok istediğimiz de birbirimizi ne kadar da asılsız ve ne kadar da nursuz çalıyorduk sesleri ötelerden
acı çekmeden oymadan tırnaklarımızla zavallı yıkılacak duvarları inciniyorduk kendi faylarımızda suni zelzeleler de sığınıyorduk tarihten yine eskilere
oysa biliyorduk suçsuz kuralsız saf ve kimliği belirlenmemiş kahramanlarıydık atinin
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Öykünen ellerimiz vardı, tarihini yalnız bizim bildiğimiz şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Öykünen ellerimiz vardı, tarihini yalnız bizim bildiğimiz şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.