KARARTMA GÜNLERİgök içinde değil kendinin gözleri kapalı, deli yüzüne yağmayı bilmiyor belli her anlamı kendine uyduruyor belirli sözün kalıpları çırasını yakmak derdinde halk başkaları imzalatıyor yönünü elleri ne/lerle oyalanıyor -çıt- çıkarmak tutuklanma nedeni ve özümsemek Atatürk’ü karanlık ortam kıstılar iyice lâmbaları çırasını yakmak derdinde halk işini kılıfına uydurmakta kimileri söndürmeye çalışmakta titrek ışıkları yer/in yeniden altını üstüne getirenler sınır çizicileri, katiller üstümüze sıçratma çabasında ateşi kan gölüne çevirmek için yurdu önceden hazır bir masa etrafında fır dönen gözler felfecir okuyanlar dünyada kayıtlarında insan yazmayan güz çiçekleri açmaya ürkek uçamayan, sendeleyen kelebek bir rüzgâr esse açacak gözlerini ilk su damlasında kabaran toprak gibi ya da bir yaprak kırıntıyı yuvaya taşıyan karınca örneğin halk harap olmuş yurdunu sırtında taşımaya hazır birer birer söndürülürken vatanın lâmbaları yaşanırken karartma günleri gözümüze baka baka söylenirken yalanlar sıkı tut ellerimi ellerini sıkı tut iyi bak vatanın gözlerine 22. 9. 2012 / Nazik Gülünay |