KARANLIK HESAP SORUYORkim yıkabilir mavi gökyüzünü mavi gökyüzüdür ozanlar ansı gözlerine değdiğim ilk lekesiz şiiri: alın çizilmişti düşünceli avcunun ortasında gül resmi bir hüzünlü kırık sap düşmeye korkar gibi yaprağı okşuyordu ucunda nasıl da tümdü gökyüzü minik ellerin güneşi altında (her şeyi bilmemek bir bakıma güzel) göğün bütün yıldızları şavkıyordu birer birer aya çıkıyordu çamur uçağının içinde bir çocuk debeleniyordu oysa mırık bir su birikintisinde çıplak kimse yalan söylemesin ellerinizi gördük diye duyduk demesinler bahçeler boyunca ses veren ince türkülerimizi (şemsiyemin ucu kare yok mu bu derdime çare) ellerimiz karanlığın elinde bilgi yoksunu düş kuruyor ve biliyor düş olduğunu yıldız yıldız dolaşmanın birleşik siyah noktalar; zift tek tanrılı ülkemizde putlaşmış düşünceler ibrahim gerek putları kırmaya şeytan mancılıkla gönderse de cehennem ateşi dolar cennet suyu oynaşır balıklar herkes neden büyük insan oldğunu bilmiyor kim küçük adam dedikleri iş iştir suda yuğan göğe uçan göz ardı edilen eller çıplaklık nerde, görmek istemezler muzur gerçeği (lâğımdan manda çıkaranın eli değil mi el) ah patates doğrar gibi doğranan eller patron cebinde kalan yalnız toprak, yalnız su, yalnız gök) olabilir mi, müzik dinleyen çiçek eken kâğıtlara şiir donatan (hiç yayımlanmayacak.) maden çıkan topraktan su da çıkar petrol fışkıran sudan uçakların savaştığı gökte barış içinde özgür kuşlar çürüsün savaş malzemeleri boşuna doğurmasın eller gebe kalmasın kuş kanatlarına yarsıyıp avcı olmaya özenir dev adamlar dünya dişlilerinin arasında dil kolu bir ters dönse altüstüz birden israfil üflemeyecek suru Nazik Gülünay |
Kutluyorum şair yüreği...