Sevgisizlik güzüsararıyor yapraklar gittikçe ısısı azalan güneş gibi dağılıyor insan parçaları toplayamıyor insan sağaltıyor ruhumu güz kokusu altetmek istiyor sevgisizlik güzünü eylül bu kadar hüzünlü mü yaşanır kutlanır mı ölüm bir şey güldürmez yüzümü geri gelmez şehit olan askerler sayıdan ibaret mi insan her nefes can her düşen yaprakta yitikliğimiz karışacak toprağa geri verecek mi toprak aldıklarını daha kutlayın sevgisizliği insan olmayan yanınızla isterseniz kadeh tokuşturun dilleri lâl bekleşirken insanlar soluk almaya çalışırken umut bütün kokuşmuşluğu üstümüze salın bütün geçmişi geleceği çalın bir suretten ibaret değiliz değiliz güz geldikçe sararan yapraklar her gelen güne yeniden ekeriz gül kokuşlu düşlerimizi bir el üstüne bir el daha ekleriz kararırken altın sarısı yapraklar haykırırız biz sayıdan ibaret değiliz bir iki üç hâlâ sayıyor bir asker daha şehit geçti ağustos hâlâ ötüyor ağustos böcekleri kaç ağıtı bölüyor bölmek istediği gibi kaç toprağı ey mayınlı alanlar ey çit gel de böl kalbimi ayır kalbimi bir kaç parçaya yine tüm/üm sararmış öylece bakıyor ülkem Nazik Gülünay |
sararırken yapraklar
dağılan insan yorar
doysun kara topraklar
baş ağrımla çoğaldı
baş belamla yoğaldı
öncem eylül doğaldı
kayboldukça çapraklar
sevgisizliğimizden
sevgi sizliğimizden
silin izliğimizden
ağartmıyor çıprıklar*
günü gününde değil
dünü dününde değil
yünü yününde değil
böyle miydi süprükler**
yor gülüşlerimizi
saydık düşlerimizi
dökülüşlerimizi
kıpılmaz mı kiprikler***
ozan efem gidenle
körpecikçe bedenle
başa bela edenle
boşalmıyor ıprıklar****
*kireç gibi kullanılan ak toprak **eski,çerçöp,süprüntü
***kirpikler****ibrikler
sağlıcakla