Ne Gemiler Geçti İçinden Ey Kaf
Ne gemiler geçti içindeki limanı ey kaf
ben ki onları çoktan yakmıştım seyir defterim su Belki sufî Önce sen geldin yüklerini indiren Ben uzaktım Çok uzak Çok Öylece baktım Bilirdim ıslıktır sözcükleri çarçabuk ışık hızında geçen geçilen her fenerin etrafında vardı mutlak bir beyazlık Gel dedin bin rayihalı ıslıkla Git demedin Dedirttin Karıştık Gel ey mavi ıslık gel ve unut geldiğini Geldim. Bilirsin her beyazın biraz maviye çaldığını Ve bilirsin martıların maviliklere ne kadar yakıştığını Yani cancağızım bizim mavi bildiklerimize Bizim Bizim kadar kırsal olanın Evet maviydik Bilmeden bir beyaza bir mavi karılmıştık Bu açıklıktır ellerimizin yoğrulduğu evet bunu biz yaptık Hepimiz birlikte yaptık Sen bildin işte. Bil ve gülümse Ben geçerim hızla asla göremezsin Sen kazandın -buna gülümsenemez- Ellerimizi sürelim gökyüzüne üflensin gök’yüzümüz Ak olsun Yüzü’müzü aştık Artık çık Ümit burnundayız şimdilik Bak, bu açıklıkta yaşamak ve kıyıya varmak şaka değildir artık Biliyorum bilirsin Bildiğim senin de bildiğindir Yaniciğim, yeni değildir ve bunu aslında biz yapmadık Şeklini almış çeliğe yeniden su vermek hüner değildir artık Gel ey ömrümün beklenen canı Sen ki kan diye başlarsın bir ilkbaharı anlatmaya gönlümüz hâlâ yaralı ve hâlâ pek de bilmediğin garip bir hazandır Benim derdim senin derdine paydır* cananım paydır Pay dediğim Van Erciş’te ufacık bir akardır saatim gün geçer her günüm aydır Aynı köke su vermişiz ziya’ndır gövdemiz kuru’yalı vakit her zamankinden dardır** Gel ey ömrümün ışıyan yanı darbe günlüğü değilse hükmümüz Gel Değil dersen birebir ikimizin aktığı Mu’sondu Bu son İstanbul masalı aşkına aşikârdı Şimdi dökülme ardımdan sakın sakın ha! Dol’dun taş’tım ne fayda usul usul yağmalısın ki toprağımız aşınmasın Söylenmeyenlerine şimdilik su’s’istersen senin vaktin daha vardır O vakit her neyse neredeyse belki de bambaşka bir bahardır *Bir halk ezgisinden ** T. uYar ondördokuzikibindokuz* |
şarkı
şeb-i arus
şaire