Kül ve Güllere
gökyüzünde asılı kalmış
tek bir yıldızdın dün gece öylesine uzak öylesine mağrur dokunmak istedim uzanamadım ellerim çırılçıplaktı senin yokluğunda.. yanan sigaramın ucunda birikmiş kül kadar gri dalından koparılmış gül kadar solgun ardına dönüp bakmayan gün kadar yitiktim günbegün kendi ölümüne tanıklık eden bu kentte.. nazlı nazlı serin bir yel gibi bir çırpıda bitivermişti bu yaz tek tesellimizdi birbirine benzeyen özlemlerimiz.. nerden geldiği belli olmayan bir melodi kulaklarımı tırmalıyordu ’sen ağlama ağlama gözbebeğim sana kıyamam’ ah dedim yalnız değilsin üç beş damla gözyaşında saklıydı mutluluk anladım akıttım pınarlarımdan sessizce o da gidiverdi.. şimdi kapıda öksüz sonbahar aşinaydı nasıl olsa beraber çıktığımız bu yolda.. susarak şiirler yazarız susuzluktan çatlamış göğsümüzden içimizde kopan koparken sararmış yapraklar misali kırılan o mutsuz küçük kız çocuğuna ne diyor Sezen sen ağlama sen ağlama sus artık ağlama.. |
ardına dönüp bakmayan gün kadar yitiktim
günbegün kendi ölümüne tanıklık eden
bu kentte