Doğa Bakmasın
Doğa Bakmasın
bak kurtlarla doluşmuş bu elmayı sana vermedim! ne kadar uysal.. ne kadar kötü.. ne kadar hıçkıran bir denizsem sen kendi amacında koşan bir dalga olarak sahneleneceksin bu ölümde kaygı ne terbiyesiz bir kayıktır, sabahları durur bir resimde insan ceplerine rüya doldurur, böyle uyumak istemezse çabuk konuş benimle, özledim seni tanrıdan arıyorum çok günah yazmasın; al yazım, alın yazım, kara bir tekerleme ve tiradını unutup yeniden hayata gönderilen bir kuşsun bugünlerde bir tek gözlerin şaşmıyor, bir tek ellerin unutmuyor kederi, içerken siyah çarşaf kokan bu evlerde! sana katılmak bir göğü ayırır gibi aynı telaşla aynı verandada tutulur gibi kendisini kesemeyen bir makas gibi bugün öpmek istedim dudaklarını, anla beni.. cumhuriyet kokulu memelerin, yaşıyor olmanın verdiği ıtır kokulu bacaklarına değdikçe, tartışmasız yağmursuz kalacağım bu şehirde. adımlarında rutubetli bir yalnızlığın ardı kesilmeyecek hiçbir mektup dile değince bu gece misafirim ol, aldım seni çoktan içime... aklımı kaçırdım, aklımı kaçırdım bana onu ver kalbimi hatırladım, kalbimi hatırladım ve tahminsiz deliller saçlarında tokayım, tok bir ayım geceye şavkında üç ağıt tek mezar böyle bir sevişmede: Doğa yüzümüze bakmasın N’olur da ağlayalım hep beraber! Payanda |