YALPALAKburca dikilmiş bayrağın gün gün kızgın, gün sıcak, yalpalak tepemizde azgın bir boğa durmadan tepiniyor geri geri çekiliyor sular boyunlarını eğiyor çiçekler gibi boynu kıldan ince gelincik savruluyor rüzgârda ağam bu yol kimlerin inatçı, kemirgen keçiler dağlarımızda otlayan vurdulu, kırdılı bir filmde geçiyorlar üstümüzden kim at oynatıyor, kılıç çekiyor eşkiyaya mı kaldı bu yurt ne bu ince akan dereler bu yoğurt çalan eller kim ekiyor kim biçiyor bu toprakları, kim yiyor bir evlek yer düşmüyor Muhsin’e de şehit düşüyor gelincik gibi toprağa ağam bayrak asmaz, yol keser yordam keser, el keser bir direkte sallanır bebelerin oluşmamış düşleri bir tepe iner de çıkmaz bize açamayız akıp giden suların önünü bize taş olup yuvarlanmak düşer ağaların başına kim göçer bu ellerden kim kalır gözyaşıyla katlanılmış bu mendili kim açar yönümüzü çevirir de güneşe bayrağı sevindirir evimizi ısıtacak bir avuç toprak bebelerin yüzünü güldürecek ağıtlar olmayacak bir sabah kendi yağımızla kavrularak gidişin olsun da ağam gelişin olmasın hele! 4. 8. 2012 / Nazik Gülünay |
değerli şiirinizi usta kaleminizi kutluyorum
saygılar sunuyorum..