gidi yel değirmeni- aksakhani içinizde bombalanır şehirler misketine terk edildiğiniz ve eteği yükünü alır zamanın kapılarınız taşlanır göz yuvarlarında nisyanın… -suyu çekilmiş (an)ların kurak iklimleri- gidi yel değirmenleri sizi ne yazdınız ki dünyanın kara tahtasına ne de nazenin cangılınız mızıkçı püskülünüz kızgın mı kızgın tabanlarınız kalabaya takılır ayaklarınız… efkar büyütün dizimin dibinde iğne yapraklar gecenin “kara”sından nereden geldiği belli olmayan aklı karışık gemilerimi batırın engin düşünce denizlerinizde… -kazazedelerin tuzlu sularla savaşı bile değildiniz- gerçekleri korkutsaydınız bari ürktüğüm soylu gardiyanlığına saksılarınızın tekme atan çiçek olsaydınız… gelmeseydi kulağıma tamtam sesleri ben de bilirdim az buçuk dans etmeyi saklı şiirimde baldıran fırtınası bir bacağım da kısaydı sanırım anlamadınız… hidayet dal/can sokağı lambaları 18.05.2008 |