Kavuşmak
büyük bir suskuyla içine kapanmıştı ağlamak
okyanuslu atlaslara bakmakla geçmişti o yaz kent kent dolaşan sokak çocuklu bir çizgi filmde bulmuştum en çok kendimi o ilk ayrılık gözyaşlarımın üzerinden çok sular aktı o ilk umutlarımın üzerinden çok bulutlar geçti az olan hep sendin kavuşmak... hâlâ tabanlarım şişene kadar arşınlıyorum sokakları senden çok seni arayanları merak ediyorum dışarı solgun ışıklarını sızdıran gözleri evlerin içerilere sığmayan seslere gizlenen o kaygıyı ele verircesine gölgeliler hep bu kavgayı senin için verdik yüzlerimize karıncalar dadandı sözlerimize kelebekler anılarımıza ayrılık kavuşmak... insan eski gölgeleri bile özlüyor bazen hatta bazen eski küskünlükleri saçaklanmış bir halıya benziyor anmak yiteni ne kadar yaslanırsan yaslan şimdiye kalanla üşüyüp avunmak düşüyor hüzne ama göğsümüzün ortasındaki sarp kayalığa inatla oturan çocuğun elindeki çiçeğin son taç yaprağında adın kavuşmak... kağan işçen... |