Belki Senin Olurdum
harfleri kuruttuk
sana yetmez çizgiler belki mavi çok çok yemyeşil bir sarı zaman durdu saatler müzelik söylenti aştığın çağlarınla beslendi insanlık sesler sustu bilmem hangi boyutta anlaştık unuttum kendi sözcüklerimle konuşmayı evren o eski evren değil belki senin olurdum kolaycılığı bıraktım herşeyim iki dudağının arası sesin kişisel kişiliğim açelya aydınlıklı acılı bir sabah aydınlığı henüz çiğ bir ölüm rolünü pek öğrenememiş pişip olgunlaşmamış pişmiş aşa su katmaktır gözlerinle kalmak ilk akşam yağmurlarına üşüşmüş bahar kuşlarının çırpınışlarıyla hazin senaryonu yazıyorum aşkımla sissiz bir rıhtımın huzurlu suretinde geleceğim bir gözlerin olacak meydanda bana inanacak hiçbir hareket ve mimik senin geçip gitmene engel olamayacak umarsızlık sarhoş öfkemin sıkıntılı işçisi sayacak kendini yalnızlığı aşk geçe buluşacağız sereserpe belki yaşlandığımızın sulusepken anlamı olacak tüm zamanlarımızın tadsız tadı belki kavuşmak çocukluğumuzn ilk gibi son masalsılığı cesur değilim seni bulamamaya düşünemeyeceğim tüm vakit işte şu yürüyenin bile sen olmadığını artık sek sek mi olur istop mu oyunlarımıza bağışlasın ömrümüz sımsıkı salaklığımızı biz bir ölüme yalakaydık bir de yalansızlığına gökyüzünün bol uçurtmalı yetkinleştik ölümde ve yalansızlıkta bir aşkı öğrenemedik bir de bilmedik kavuşmanın gerçek anlamını ömrümüz mecaz bir bilmeceydi tahminsiz kinayeli kağan işçen... |