Yıkılası düzeni yaratan cürmün ile Göz sana aldandıkça nesli çoğaldı kazın. Yolduğun akılları, doldurdukça zembile Güneşi de gölgeler, gölgesi sihirbazın.
Hangi çağın ürünü, dağa atfettiğin kar? Çok mu kalın kızarmaz, suratını örten zar? Nerelerde saklanmış, alnından süzülen ar? Zahmet olur yüzüne tükürsen de cambazın.
Hangi sözle anılan ahfadın ezelisin? Söyle; hangi yanılan güruhun gazelisin? Teli altın sanılan simlerle bezelisin Sözünü dinledikçe, galebe çalar sazın.
Kimleri zengin etmiş; kaz kaldıran döneri Kimler baştacı eder; gösterdiği hüneri? Akla zarar verse de getirdiği öneri Tıkılmazsa borusu; ötecek hokkabazın.
--
Gözünüzü dört açın, cambazlar aramızda Söz sırasına girdik, gelmiyor sıramız da Ağlamaktan nemlendi, yanmıyor çıramız da İçine tüküreyim, yürek sızlatan hazın.
Eli uzun, ayaklar; sanırsın ki kırkayak Tek yürekten bahseder, sorarlar bu ne ayak? Dokuz canlı canavar, onuncu köye kıyak Sıcaktan haberi yok, yürek üşütür yazın.
Dilini çıkarınca, kıskanır salkım söğüt Niyeti bozuk yılan, köftehorca her öğüt Salyangoz satar gezer, işi gücü üçkağıt Bu gidişle sahnede suyu çıkacak cazın.
Uyanık hinoğluhin, içi dışı hep riya Hayaller çarşısında, gerçeği satar güya Bilmez ki; fodul kafa, ateşi yakar ziya Silâhın kurusıkı, çakalla gezer tazın.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
HOKKABAZ şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
HOKKABAZ şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Yıkılası düzeni yaratan cürmün ile Göz sana aldandıkça nesli çoğaldı kazın. Yolduğun akılları, doldurdukça zembile Güneşi de gölgeler, gölgesi sihirbazın.
Hangi çağın ürünü, dağa atfettiğin kar? Çok mu kalın kızarmaz, suratını örten zar? Nerelerde saklanmış, alnından süzülen ar? Zahmet olur yüzüne tükürsen de cambazın.
Hangi sözle anılan ahfadın ezelisin? Söyle; hangi yanılan güruhun gazelisin? Teli altın sanılan simlerle bezelisin Sözünü dinledikçe, galebe çalar sazın.
Kimleri zengin etmiş; kaz kaldıran döneri Kimler baştacı eder; gösterdiği hüneri? Akla zarar verse de getirdiği öneri Tıkılmazsa borusu; ötecek hokkabazın.
--
Gözünüzü dört açın, cambazlar aramızda Söz sırasına girdik, gelmiyor sıramız da Ağlamaktan nemlendi, yanmıyor çıramız da İçine tüküreyim, yürek sızlatan hazın.
Eli uzun, ayaklar; sanırsın ki kırkayak Tek yürekten bahseder, sorarlar bu ne ayak? Dokuz canlı canavar, onuncu köye kıyak Sıcaktan haberi yok, yürek üşütür yazın.
Dilini çıkarınca, kıskanır salkım söğüt Niyeti bozuk yılan, köftehorca her öğüt Salyangoz satar gezer, işi gücü üçkağıt Bu gidişle sahnede suyu çıkacak cazın.
Uyanık hinoğluhin, içi dışı hep riya Hayaller çarşısında, gerçeği satar güya Bilmez ki; fodul kafa, ateşi yakar ziya Silâhın kurusıkı, çakalla gezer tazın.
15 temmuz 2012 trabzon
Belli göndermelerle yazılmış ve hedefini arayan hiciv dizeleriydi, şairimizi ve şiirini kutluyorum.Puanım tam.Yunus diyarından selamlar.
Durup dururken gülenlere deli derler ya banada arkadaşlar aynı ismi takacaklar yakında...Sizi okumak harika bir olay.Hele hele şantiyeci olup şehirden uzak yerlerde sizinle ayrı mekanlara girip çıkmak çok güzel SAYGILARIMLA......TEBRİKLER
Misal bu ya; Hz hızır ,bir suçlu misali padişahın karşısına getirilir...Hz hızırın amacı;Padişaha ,yanındaki vezirlerin ne olduklarını açık etmektir...Tabi padişah bilmiyor ,suçlu konumundakinin Hz hızır olduğunu...
Hz hızır ,padişahın huzurundadır; padişah sorar sağındaki vezire,ne yapalım bu adama? ne ceza verelim?.. -Vezir,çarmığa gerip ellerine çivi çakalım der... Bu cevabı ,paşa Hz Hızıra sorar ...Ne dersin bu cezaya?..Hızır der ki,paşam her şey aslına çeker...
Paşa,bu sefer solundaki vezire sorar; sen ne dersin? ne ceza verelim?.. -Vezir ,ağaca bağlayıp, kolunu kanadını satırla keselim der... Bu cevabı da,paşa Hz hızıra sorar...Hızır der ki,paşam her şey aslına çeker...
Paşa ,karar verecek fakat,aklında hızırın sözleri vardır...Biraz düşünür ve döner ,seni affettim der... O sırada hızır,der ki;paşam ,sağındaki vezirin babası marangozdur ,bu yüzden o beni çivilemek istedi...
Diğer,solundaki vezirin babasıda,kasaptır...Bu yüzden ,o da benim kollarımı doğramak istedi...
Oysa sen affettin...Senin baban da affeden ,sevilen değerli bir padişahtı.Bu yüzden sen de affettin der... Yani her şey aslına çeker paşam der... Paşa hemen emir verir,yanındaki vezirleri görevden alır...Yüzünü döner bakar ki,karşısında ki adam yoktur...Anlar ki,o Hz hızırdı.
Şimdi ,bu şiire demem o ki,bu hokkabazın babası da hokkabazdır...Yani asıl sorun ,kök den kaynaklanıyor...
Yüreğine sağlık.Selam ve saygılarımla...
ÜNSÜZ ŞAİR... tarafından 7/16/2012 8:05:38 PM zamanında düzenlenmiştir.
Zannederler ki hece şiiri kolaydır. Bir ayak bulursun üzerine bir kaç uyak, al sana şiir... Öyle değil işte. İyi bi hece şiiri işte böyle yazılır. Çok sevdim. Yüreğin dert, kalemin zeval görmesin şair. Kutlarım.
Dilini çıkarınca, kıskanır salkım söğüt Niyeti bozuk yılan, köftehorca her öğüt Salyangoz satar gezer, işi gücü üçkağıt Bu gidişle sahnede suyu çıkacak cazın.
Uyanık hinoğluhin, içi dışı hep riya Hayaletlerle çıkar, hayal satan çarşıya Bilmez ki; fodul kafa, ateşi yakar ziya Silâhın kurusıkı, çakalla gezer tazın.
İNSAN DUYARLI OLUNCA GÖNÜL KÖTÜLÜĞE DAYANMAZ BÖYLE SESLENİR İŞTE KUTLAR SEVGİLER SUNARIM...
Son dörtlüğün 3. mısrası şöyle olmaz mıydı acaba? "Hayaller çarşısında gerçeği satar güya" Hem kafiye açısından da tam kafiye olurdu! lakin böyle de çok sıkıntı yok elbette... Tebrikler Ziya can...
Dilini çıkarınca, kıskanır salkım söğüt Niyeti bozuk yılan, köftehorca her öğüt Salyangoz satar gezer, işi gücü üçkağıt Bu gidişle sahnede suyu çıkacak cazın..... Hocam şiiriniz tek kelimeyle harika. yazan yüreğinize saglık... saygılarım her daim...
Hangi çağın ürünü, dağa atfettiğin kar? Çok mu kalın kızarmaz, suratını örten zar? Nerelerde saklanmış, alnından süzülen ar? Zahmet olur yüzüne tükürsen de cambazın.
anlamlıydı güzel bir hicivdi.. cambazlar cambazlıklarının farkında da nedense hiç kiimse üstüne alınmıyor yüzüne tükürseniz yağmur yağdı diyor malesef.. yürekten kutlarım dizeleri ve bir kez daha düşünelim çevremizdeki cambazları ve alkış tutmayalım artık onlara cambazlıklara.. saygımla...
Daha minicikken çocuklarımızı hokkabazları seyretmeye götürüyoruz. Büyüyünce de takkeden tavşan çıkartmaya çalışıyorlar. Rahmetli Seyyit Ahmet Arvasi Hoca der ki; Altı yaşına gelene kadar çocuğun şahsiyetini oluşturacak karekterleri ailede atılır. Altı yaşından sonra hiç bir eğitim sistemi onu değiştiremez. Duyarlı yüreğe selam olsun. Hayırlı geceler diliyorum.
Cambazı, sihirbazı, hokkabazı hepsi aramızda evet zira ülkenin heryerinden hatta ülke dışından her çeşit insan mevcut, üstelik kiminin adı sanı bile belli değil, karşınızda kim var muamma, beş altı ayrı isim kullanan uyanıklar bile var:)
Güzel bir hicivdi dostum, emeği ve yüreği kutlarım. Selam ve sevgimle.
Yıkılası düzeni yaratan cürmün ile Göz sana aldandıkça nesli çoğaldı kazın. Yolduğun akılları, doldurdukça zembile Güneşi de gölgeler, gölgesi sihirbazın.
Hangi çağın ürünü, dağa atfettiğin kar? Çok mu kalın kızarmaz, suratını örten zar? Nerelerde saklanmış, alnından süzülen ar? Zahmet olur yüzüne tükürsen de cambazın.
Hangi sözle anılan ahfadın ezelisin? Söyle; hangi yanılan güruhun gazelisin? Teli altın sanılan simlerle bezelisin Sözünü dinledikçe, galebe çalar sazın.
Kimleri zengin etmiş; kaz kaldıran döneri Kimler baştacı eder; gösterdiği hüneri? Akla zarar verse de getirdiği öneri Tıkılmazsa borusu; ötecek hokkabazın.
--
Gözünüzü dört açın, cambazlar aramızda Söz sırasına girdik, gelmiyor sıramız da Ağlamaktan nemlendi, yanmıyor çıramız da İçine tüküreyim, yürek sızlatan hazın.
Eli uzun, ayaklar; sanırsın ki kırkayak Tek yürekten bahseder, sorarlar bu ne ayak? Dokuz canlı canavar, onuncu köye kıyak Sıcaktan haberi yok, yürek üşütür yazın.
Dilini çıkarınca, kıskanır salkım söğüt Niyeti bozuk yılan, köftehorca her öğüt Salyangoz satar gezer, işi gücü üçkağıt Bu gidişle sahnede suyu çıkacak cazın.
Uyanık hinoğluhin, içi dışı hep riya Hayaletlerle çıkar, hayal satan çarşıya Bilmez ki; fodul kafa, ateşi yakar ziya Silâhın kurusıkı, çakalla gezer tazın.
15 temmuz 2012 trabzon
Usta kalem yine birilerine mi kızkın ne... Döktürmüş kalemden incileri Yüreğini ve kalemini kutlarım usta Saygılar selamlar
Yıkılası düzeni yaratan cürmün ile
Göz sana aldandıkça nesli çoğaldı kazın.
Yolduğun akılları, doldurdukça zembile
Güneşi de gölgeler, gölgesi sihirbazın.
Hangi çağın ürünü, dağa atfettiğin kar?
Çok mu kalın kızarmaz, suratını örten zar?
Nerelerde saklanmış, alnından süzülen ar?
Zahmet olur yüzüne tükürsen de cambazın.
Hangi sözle anılan ahfadın ezelisin?
Söyle; hangi yanılan güruhun gazelisin?
Teli altın sanılan simlerle bezelisin
Sözünü dinledikçe, galebe çalar sazın.
Kimleri zengin etmiş; kaz kaldıran döneri
Kimler baştacı eder; gösterdiği hüneri?
Akla zarar verse de getirdiği öneri
Tıkılmazsa borusu; ötecek hokkabazın.
--
Gözünüzü dört açın, cambazlar aramızda
Söz sırasına girdik, gelmiyor sıramız da
Ağlamaktan nemlendi, yanmıyor çıramız da
İçine tüküreyim, yürek sızlatan hazın.
Eli uzun, ayaklar; sanırsın ki kırkayak
Tek yürekten bahseder, sorarlar bu ne ayak?
Dokuz canlı canavar, onuncu köye kıyak
Sıcaktan haberi yok, yürek üşütür yazın.
Dilini çıkarınca, kıskanır salkım söğüt
Niyeti bozuk yılan, köftehorca her öğüt
Salyangoz satar gezer, işi gücü üçkağıt
Bu gidişle sahnede suyu çıkacak cazın.
Uyanık hinoğluhin, içi dışı hep riya
Hayaller çarşısında, gerçeği satar güya
Bilmez ki; fodul kafa, ateşi yakar ziya
Silâhın kurusıkı, çakalla gezer tazın.
15 temmuz 2012
trabzon
Belli göndermelerle yazılmış ve hedefini arayan hiciv dizeleriydi, şairimizi ve şiirini kutluyorum.Puanım tam.Yunus diyarından selamlar.