4
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
1374
Okunma
/önü kesilir birdenbire, Boğaziçi’nden geçen bütün rüzgârların/
üstüne tüy dökümü bir gömlek giymişsin, gene üşüyeceksin
boğaz havası güzeldir ama sert eser sevdiğim, bilmez misin.
haydi çıkar çantanın içinden de ver bana şimdi
şiir yazmam için yanına aldığın o kağıt-kalemi.
hemen yeni bir şekil verip geçişlere kapatayım,
“Montrö” de imzalanmış boğazlar sözleşmesini.
/dört martı tutar dört yanından, uçururlar Kızkulesi’ni Galata’ ya/
bütün efsanelere diz çöktürür bu manzara, bak neler oluyor
görünmez kanat takmış ‘en olmayacak iş’, kuş gibi uçuyor.
bilir miydin sen, bu şehrin kimdir gerçek aşıkları
Kızkulesi’nin Galata’ya çektiği o sancılı sevdayı.
biz birer bardak çay daha içip kalkacaktık oysa
ama şimdi bırakıp kim gider böyle bir manzarayı.
/bütün ışıklarını yakıyor Beyoğlu, sabahı karşılamaya sebep yok/
vitrinler, ölmüş zamanlara ait metruk güzellikler resmigeçidi
ama biz doğmamışlıkların sevgilileriyiz, değil mi canımın içi.
köhne orkestralar astar çekiyor bina cephelerine
bütün kapı numaraları yer değiştiriyor bizimkilerle.
bak, en maskesiz giysilerimizle bir balo davetlisiyiz
bu, şans sayımızla kazandığımız amorti midir sence.
*
/sen de yoruldun benim gibi, dalından toplanmış dilek ister misin/
şimdi kıpırdamadan böylece kalalım, aynı ağaca dayalı sırtımız
en büyük kuş gölge üstümüzde, kanatları bizim kanatlarımız.
bak, yaşanmamışları topladım terkedilmiş ağaçlardan
arasına yerleştirdim dudaklarının, öpeceğim oradan.
işte bir hasret çığlığı gibi çakmaya başladı şimşekler
düş ve umut ile ıslanacağız bu gece, yağmur yağacak birazdan….
Cevat Çeştepe
5.0
100% (12)