Memesi Gece Çürüyen Kadın
Memesi Gece Çürüyen Kadın
memesi çürüyen kadın’a.. I: Çivi Yağmuru -bu yüzden memeleri çürümüş kadınlar vardır- geceler uzadıkça aylardan korkan ve gözlerini ay’a bile yuman ışıklı kadınlar birer yıldız oldular, hepsini öptüm. siz uyarmayın diye aceleyle omuzlarına dokundum bir mayın döşedim boz yollarına bir fidan diktim ağzımla bir enseledim ki sizi, size sorma. ah kadınlar! ah... yoksa yüzü yapışkanlı kadınların işi değil ölürken hamur yoğurmak hayata. içki masalarında sert bir kahvenin mizacıyla benim dudaklarımın sayısıyla karşımda duran donukluğun, uzun uzun söylemlerin yanısıra ayna oldum onlara, bütün her şeyin vücudunu düzeltmeleri için -kendi isteklerince- başarılı da oldu memesi çürüyen kadın geceyi demleyip bana getiriyorken sesinden irkildiği bir gelinciğin atkısına serdi kış yorgunluğunu. şemsiye tutarak geçirdim onu karşımdan karşıya, büyük usla! ve sahi ustalıkla... tamam, temennim o ki şırıngası göğe batan çevik gözlerin bir tırnak izi dahi bırakmaması ve kan toplamaması her gün eliyle bir adam diken kadınların yalnızlığa ağlaması -işte bundandır mavi yorgun- ve sakat doğuyor aslında her çocuk. II: Köles divitimi denize bandırıp tanrı’nın omzuna adını yazıyorken çok utandı kuşlar, ve savdılar sıralarını zaman saymanın. aralarından biri niye bir ağaç değiliz diye sordu. bütün günün yorgunluğuydu o ve değerdi tatlı sularında dirilmek kendinden ayırdığın bölüşü sevdanın arkında yürümek ve yürütmek yalnızlığın erdemindeydi. memesi gece çürüyen kadın, işte elimdeydi. buluşmuştuk iki ayraçta nasıl etsem? III: Son Buluşma saatimi gözlerine göre ayarladım. Payanda |
Saygılarımla.....