GÜL YORGUNUAteşlerden geliyorum... Kursağımda geceden kalma kül. Kan ter içindeyim.Vurulmuşum. Ve kefen diye ince tüllere bürünmüşüm. Yıldırımlar düşmüş saçlarıma, Yıldırımlar yararak karanlıkları. Oysa gözlerinde buluyordum,kaybolmuş aydınlıkları. Yalan değil başım önümde Çerçevelere mahpus o dik duruşum. Yalan değil ince bir boşluğa mahkum olmuşum. Geride... Avutulmuş sancılardan kalma gül yorgunluğu, Geride; Yeni açılmış bir gözün aciz mahmurluğu. Uzun lafın kısası olur mu bilmem? Ama unuttum işte unuttum seni!!! Şimdi sıra sende Haydi unut beni Unut unutabilirsen... Ve bir çizik çek adıma, Eğer kalemi tutabilirsen...! Sen bana bakma unuttum işte... Sanki ruhumu okşayan o sesini hiç duymamışım, Sanki gecenin al yalazında o düşlere hiç dalmamışım. Sen bana bakma unuttum işte; Artık defter arasında kuruttuğum gülde değilsin. Artık Ânka misali dirildiğim külde değilsin. Sen bana bakma unuttum işte; Sanki sırrı aşikar bir aşkın, Orucuna hiç başlamamışım. Sanki içerken göz yaşını, O orucu hiç bozmamışım. Sıra sıra devrilmemiş dağların omuzumda, Sanki titreyen her ses sen değilmişsin. Sanki buğulu şarkıları senin için hiç okumamışım, Sanki her gece kızgın alevlere gözümü kırpmadan atlamamışım. Yalanmış sana dair ne varsa ömrümde, Ne olur sus! Sus sakın tek kelime etme, Ve seni unuttuğumu sakın kimseye söyleme... Unuttum işte...Vaktim yok ki seni düşünmeye. Oysa bir tespihin imamesindeydi ismin. Dönüp dolaşıp sana geliyordum. Yada her sokağın tabelasına çiziliydi resmin, Her bakışta seni görüyordum. Uyanıyordum "sen" düşünce göz kapaklarıma, Sessiz sedasız yürüyordum damarlarında. Ölü kuşlar kanat çırpıyordu sensizlikte, Yarasalar telaşlanıyordu. Gün seninle uyanırdı bunu herkes biliyordu. Sanki sonu belli bir filmin garip kurgusuydu aşkımız Ama bir kuğunun kanadına yazılacak kadar asildi aşkımız. Kelebek vaktine denk geldik belki de, Belki de bu sessiz çığlıklar neden oldu bu hale düşmemize. Kalbim de atan yanın adı sendin yazık... Belki de gözlerindi yüreğime batırılan kazık. Her zerre sen kokuyordu, Sen ise her zerrede. Yenilmek yok demiştin hani her zelzelede. Bir garipti senle geçen seneler, Sen son sürat koşarken, Bana düşendi emeklemeler... Gülüyordum... Unutamam diye ettiğim yeminlere. Gülüyordum, Yaralı bir köpek misali inleyişlerime. Aman be.... Neyse ne işte, Vaktim yok gayrı seni düşünmeye... Yok be gülüm,sen korkma artık ağlamam, En kara umutları başıma bağlamam Unutan bir adam nasıl ağlar ki söyle. Unutan bir adam karalar bağlar mı söyle. Sözün gümüş olduğu yerde, Sukutun altın halimi geldi aklına. Ben boş verdim zaten.Bırak bırak konuşma Hatırlar mısın? Sıra sıra devriliyordum, Durmuyordu şu meşhur sol yanım Mevsimler seni hep atlıyordu, Biliyorsun bahardı adın. Çareni lokman arıyordu,hep sancıydı tadın. Maddenin her halini yaşıyordum seninle, Ve hep "mi" li soru takılarında öksüz kalıyordu dilim. Şimdi miş" li geçmiş zaman ile anmak ne güzel seni, Ve tüm anıları tek tek kurşunlamak acımadan. Şimdi omuzlarımda asırlık bir gül yorgunluğu, Ve tebessümsüz geçen onca zaman, Şimdi herkese selam vereceğim, Koşacağım nefesim kesilene kadar sokaklarında bu şehrin. Artık sen yoksun,unuttum seni... Bu şiiri de öylesine yazdım işte, Yani düşündüğümden falan değil seni, Ne bileyim aklıma gelince kızdığımdan belki. Hem yazsam yada yazmasam ne değişir ki. Hangi şey gül yorgunluğunu gider ki. Evet aynen senin gibi yapacağım, Sözün gümüş olduğu yerde,sukutun altın halini yaşayacağım. Yolun açık olsun "gülüm" yolun açık olsun. Aha bu gül yorgunluğunda senden kalan son şey olsun... Engin Badem -acemişair- |
kırgınlığa uyaklı bir şiir olmuş....
yüreğinize sağlık......
su akar yatağını bulur....