Bilin(me)dik !...
Bilindik bir şehirde, bilinmedik biriyim ben.
Bilindik yağmurlar altında, bilinmeden ıslanıyorum, Bilindik bir şekilde üşüyorum… Bilinmeden ağlıyorum, bilindik gözyaşlarıyla. Ama !... Bilinmediklere ağlıyorum !... Bilinemeyenlere, Bilinmeyenlere !.... Asırlardır bilindik şehirde yaşıyoruz… Bilinmeden yabancılaşıyoruz kendimize. Bilindik kokularda, bilinmedik tenlerde geziyoruz. Bilmeden bırakıyoruz kendimizi, bilinmeyenlere!... Bilinmedik yerlerde, bilinmedik yüreklerde kayboluyoruz, Kaybolduğumuz belirince, Bilinip aranıyoruz… Bulunduğumuz zaman bilinmedik…. Bilindik bir cereyan çarpıyor yüreğimi, Bilinmedik rutubet, bilinmedik küf kokusu odamda. Bilmediğim sokaklar üşütüyor, bilinmez düşüncüler hücumuna uğruyorum, Kendimi uğurluyorum bilinmedik yollarda… Bakıyorum !... Kendi ardımdan, Gözüm arkada !... Yaşanmamışlara bakıyorum !... Yaşananlar bilindik, Yaşanamayan bilinmezlere sızlıyorum !.... Yaşamaya gidiyorum !.... (Üç-Mayıs-İkiBinOnİki*14:00) Nevin Akbulut |
1-Bilindik bir şehirde yabancılaştırıldık...
2-Yağan yağmurlara rağmen ıslanamıyorsak, teknolojik olgulardan (çünkü ıslanmaktan bile korkar olduk) romantizmin bitimi
3-Aslında bilinmeyenlere değil bilinenlere ağlıyoruz...
4- Bilmiyorsak nasıl yaşrız veya nasıl yolculuk yaparız?
Ve her şeye rağmen hayat yaşanılırsa güzeldir...
Sevgilerimle