SABIR ÇİÇEĞİAyrılığın üstadı,sevmelerin ümmisiyim, Kanat takıp tay etsem de,sürünen buğu benim. Nazarım celp etse de,kokunu duysam bin katre, Kaldırsam şu perdeyi; seni görsem her dem yine. O latif ikliminde,dalsam pür nur hayallere, Sesinle uyansam; kaybolsam yine gözlerinde. Merhametsiz gece,şafağında kum taneleri, Altınlar kömür oldu; nerdesin ? Sabır çiçeği. Ayrılığım gözyaşımla, imzalamış ittifak, Sevaplarım ahuda,her yanımda kanlı nifak. Garipliğin masumiyetinde; sızlar vicdanım, Yüreğime tahtlar kurdu; hüküm sürer hicranım. Sen gönlümün payitahtı, sensin hücremde cevher, Lalezarım harap oldu; eğme başını yeter! Özlemin dağ rüzgarı,acılarımın cilası, Vuslatındır,dertlerimin lokman hekim şifası. Ben bir yanan ateşim,gözlerimde alev rengi, Bana güç ver; kaldır şu başını Sabır çiçeği. Kokunu duymadan; gitmiyor ki hiç sancılarım, Vahşetin çöllerinde,soluyordu goncalarım. Seni anlattım ama gelemedim toprağına, Hep bir yenisini ekledim;asırlık umuduma. Senden öğrendim aşkı,senden öğrendim sevmeyi, Sevgin ruhumun ilacı; gel be Sabır çiçeği. Her gecenin sabahı, gebedir ak aydınlığa, Boğuluyorum zulmetten; neden doğmaz ki ziya. Eli kolumu kırık nerde beklenen nev bahar? Gözyaşımı tutmaz gayrı, kirpikten parmaklıklar. Sen Sabır çiçeği; masumiyetin tarihçesi, Bir kere tur ne olursun,titreyen ellerimi. Bakışların yol gösterir,yolda kalmış kervana, Senden gayrı kim merhem, kanayan şu yaramıza. Oysa sen değil misin? Merhametin tek adresi, Bir çıkmaz sokaktayım ki kaybettim benliğimi. Öyle zamanki, görmeden vuruldum gözlerine, Kaç zamandır hasret kaldım; büyülü nefesine. Bizi ıssız çöllerde, bırakma bir başımıza, Bak kırıldı dalım; poyraz çıkınca karşımıza. Bu aşkın ayrılığı,davet eder Azraili, Artık sana geliyorum,sana Sabır çiçeği. Sen varsın görüyorum,o nur kapının ardında, Gelince saçlarımı okşa, buda yeter bana. Hiç mümkün mü ki? hasretinle sarılarak yatmak, Gecenin zemherisinde,gelmek vardı koşarak. Olsada ellerimde kan,göz pınarlarımda yaş, "Gel"sesinle; zincirleri kırar bu çileli baş. Acım firar etmez ki, ceylan telaşında yürek, Gülüşün yüreciğimin,hangi surlarına denk, Yangın yeri otağım,yanağımda buz salkımı, Bir türlü durduramadım,içimdeki kısrağı. Yüz kızarırsa bahçende,ruhumun ayıbından, Kurtuluş var mı ? acep, gerçek ölüm buyruğundan. Sana gelmek arzum,çelik gibi döverek nefsi, Geldiğimde sil gözyaşım,sil be Sabır çiçeği. Ve doğmaktır arzum,karanlığımın şafağına, Zemheriden sıyırıp burcumu,o ilk ezanda. İstemem! Ardımda kalsın; anam,bacım,gardaşım, Ben baharın parmak ucunda sana varacağım. Bir canı daha doğrayıp,gözyaşımdan aşıma, Künyeme vuslat kazıyıp,koşacağım kapına. Kaç demdir vuruyor hep,bu onulmaz nurlu sevda, Yangınıma nar yağar,çığı düşer yollarıma. Bir ince nazardır,duvarımda tırnak izlerim, Bir bilsen kaç gecede,gözyaşımdan çay demledim. Yalnızlık Eylül kadar ıssız, Aralıktan soğuk, Sen Sabır çiçeği; dallarındır hüznüme kovuk. Öyle bir sancı işte,çıldırasıya yaşamak, Her geçen dakika vuslat,ölüm soluk alarak. Hayatım kış akşamı,ölümüm bahar sabahı, Pamuktan bir döşek olur,kara toprağın bağrı. Sorma! Yaşamak varken bu ölmekte niye diye, Anlardın beni vurulsaydın Sabır çiçeğine. Ben burada yapayalnız,o şu kapı ardında, Baksana kaç nurdan kanat,gölge yapar dalına. Bir dön de bak ardına,hepsi yalan,hepsi dolan, Bir Sabır çiçeğinde vefa,odur tek solmayan. Engin Badem... -acemişair- ALEMLERİN EN BÜYÜK SABIR ÇİÇEĞİNE İTHAFEN |
Pamuktan bir döşek olur,kara toprağın bağrı.
Sorma! Yaşamak varken bu ölmekte niye diye,
Anlardın beni vurulsaydın Sabır çiçeğine.
Ben burada yapayalnız,o şu kapı ardında,
Baksana kaç nurdan kanat,gölge yapar dalına.
Bir dön de bak ardına,hepsi yalan,hepsi dolan,
Bir Sabır çiçeğinde vefa,odur tek solmayan.
Çok güzeldi.Okunası ve okunası.Kutluyorum.Yüreğinize sağlık.