Düş Düşlerime
Mutsuz bir yalnızlıktan,
Mutlu bir yalnızlığa yürüyorum. İstanbul’un dar sokaklarında... Umutlarımı ısırıyordu tüm köpekler, Leş yiyiciler doluşmuştu; Ölmüş umutlarımın üstüne. Bir sırtlan kalbimi kemiriyordu, Hatıralarımı kanatırcasına. Hatıralarım(l)a kanıyordum.. Duraklarda elleri boş bekleyenler, İzliyordu leş yiyicilerin önüne düşmüş, Kanayan yaralarımı. Bir sinema tufanı kırıp geçiriyordu, Kalbimin zincirlerini. Taptaze umutlar doldurmak istiyordu, Bardaktan boşanırcasına yağan gözaşlarıma. Hasret gelip geçiyordu bu ilkbaharda, Esen meltem rüzagarlarıyla. Sevdiğimin kokusunu bırakıyordu burnuma, Alışılmış ama beklenmeyen. İşte o an karanlık çöküyordu, Aydınlık yalnızlığımın dünyasına. Leş yiyicilerin önüne düşen umutlarımdan haber yok, Kanayan hatıralarımdan eser kalmamış. Peki nerdeler şimdi? Sen nerdesin? Hangi düş/tesin... Yokluğunu omuzlayamadığım gecelerde, Özlem dolu kamyonlar, Uykularımı solluyordu. Ve sen beyaz bir melek gibi, Düş’müyordun düşlerime... ’’Hangi düşteysen çık, düş artık düş’lerime. ben tutarım seni, düş’ünü kurduğum gecelerde...’’ Düş Düşlerime / Alican Yıldırım 23.03.2011 |