Umutsuz Serüven
Esmerimsi bir acının.
Dehlizlerine düştü yalnızlığım. Bir ’’aşk’’ asıldı darağacına, Ağıtlar yakıldı geceye serzenişlerle. Hasret kapladı bedeni, Acının anlamsızlığına; Kahkaha attı tüm suskunluklar. Martılar oydu iki gözümü, İstanbul sağanağında. Islandı yaralı yüreğim. Adın düştü bardaktan boşanırcasına yağan, Yağmurun ıssızlığında. Ipıssız bir düş(üş)tü bu. Çıplak ayaklarla üzerine bastığım, Yalnızlıklarım kanatıyordu yüreğimi; Her kırılışında hayallerimin. Tükeniyordu baharla gelen ilk ayın, Umutsuz serüveni. Adın çalkanıyordu kalbimin caddelerinde, Tüm otobüs durakları sana sesleniyordu. Sana gelmenin adıyla gidiyordu her şey, Bir bir eksiliyordum kendimden, Eksildiğim yerden eksiltiyordum seni. Vuruluyordum zamansızlığa yazılan satırlara, Bürünüyordum yok olmuş adamlığıma, Konuşamayacak kadar uzun susuyordum. Yüreğimde yine aynı acı imtihan ediyor beni, İntiharlar eşlik ediyordu imtihanlarıma. Daha kaç kez düşecekti yüreğime; Bende bıraktığın o esmerimsi koyu acı. Daha kaç kez düşecektim kentimden kendime, Kaç kez boğulacaktım yalnızlığımın suskunluklarında, Kaç acı bileyecektim acıyan yanlarıma, Daha kaç kez kanayacaktı yar’alarım... Alican Yıldırım / Umutsuz Serüven 22.03.2011 |