Vakit Öldürme Seansları
Bir yanım bu koca şehirden ayrılmanın üzüntüsüyle dolu,
Bir yanım gri şehire koşmanın mutluluğuyla. Aşk bir kaçışın tutsaklığıyla gitmek midir? Ya da giderek kalmak... Tümcelerin ahengine bırakarak kendini yol almak, Ve ilk aşktan sola dönmek. Harekat saati gelmiş bulunmakta, Serüven başladı tam bu gece. Yeni bir macera, yep yeni anılar, Kalplerimize temiz aşklar ekme zamanı. Asfalt yollar kayboluyor git gide geride bıraktıklarıyla, Sayfalar yapraklarından kopuyor ürkekçe. Bir ceylan saflığında çarpıyor kalpler, Yürüdükçe, erittikçe ve tükettikçe... Kalan saatler sığmıyor zamanlarıma, Akreple yelkovan hep aynıyı gösteriyor. Geçmek bilir mi bu yolculuk, Göz açıp kapayıncaya kadar sarılır mıyım sana? Ağzımda büyüyor tüm kekeme sözler, Bir ıslık çalıyorum gök yüzüne. Yüzümde kaç tane yıldız biriktiyse, Ay’ı bölüyorum eş’sizliğime. Göz yaşı damlıyor yanaklarımdan, Nefesim bir kar tanesi kadar sıcak; Öyle sensizim işte... Kavuşmak hiç bu kadar uzun gelmemişti, Durmuyor içimdeki akan nehirler. Erenler sokaklara döküldü Ceren’im, Devrimci türküler sardı dudaklarımı. Ah! İçine koca şehri hapsettiğim, Nefesim, ömür yetmezliğim benim. Ne de güzel gülüyor bana içinin yeşili, Nasıl da bakıyor o ellerin yüzüme. Ah! benim sevdalım, yalın ayaklı derdim. Özledim seni diyorum ciğerimin yarısı, Kumral teninde gezindiğim. Sabır taşım taştı doldu beklemekten, Daha yolun başındayım biliyorum; Ama özledim be vurgun yârim. Sürgünüm her gece yeşil gözlerine, Pembemsi dudaklarına, uzun kirpiklerine. Hasret kaldım teninin kokusuna, Göğsümde yatışına, nefes alışına. Neyse yârim vakit öldürme seansları bunlar içimin, Öldürkçe tüm vakitleri sana çıkıyor tüm kelimeler. İkimizin toplamı bir eksikle düş’üyorum her yerden... Alican Yıldırım / Vakit Öldürme Seansları |