27
Yorum
22
Beğeni
0,0
Puan
3076
Okunma
İstanbul mu dilini yuttu bu saatlerde sen mi
yıldızsız lâmbaların halsiz aydınlığında
suç perperişan suç kendinden bi haber
boğazın en karanlık yerinde soluyor
can veriyor boşlukta sözcükler
acelesi var adımlarını çalanların
İstanbul uyumaz öyle, sen uykudasın neden
arkanda bıraktın seherle uyanışları
dik yamaçlar uzaklaştı yavaşladıkça adımlar
bozuldu yolların düzeni,kaçtı ahengin
sana Ankara yakışır en kahırlı yanından
kürsülerden atılmak çalınan saatlerde
suskunluğa bozulmak uykucular kentinde
saraylarda başkaları oturur,yüzleri yapma
bebeler gibi çizgileri alınmış
gözlerinden gülmezler,ikircikli bakışlar
ipek hışırtılarına karışır da ağıtlar
maskeli bir baloda sanırsınız gerçekler
öyle yapay çehreyle kırışmaz alınları
vicdan sesleri ürker,dışa savrulan sözden
neden bulamam seni her adımımda varken
yüzünde gülümserken,yüreğinde çarparken
dağlardan akan sular denize kavuşacakken
değiştirir mi yoksa yönünü azgın seller
sevgi bekler menzilde nöbette asker gibi
uzaklaşır mıyız yoksa bir fotoğrafını çekip
bilmem açar mıyız dersin ince su yollarını ?
29.3.2012 Nazik Gülünay