TENLİÇADIRJohn Lennon’ın Imagine parçası çalınıyor Batak böcekliğinin havadarında Bir samurayın harakiri düzeninin zurnalarıyla /Zehirli dizelere yapışan dilin Çıkarttığı kadar büyüyor yangın yemiş bir akımın külden doğuşlarıyla/ Hazır mısın Hazır bulundun Üçayaklı sihirbazın kör yanılsamasını seyrederken Buyurdun Yok olacağını /Üflenince yaşam piramidine kayboldun/ Üç göz öde imagine alınan mor kuzular adına İkisiyle ezber çiçekleri koklayıp biriyle düş satacaklar Pazen korku püsküllerinde Tatar çölünde heybesini unutan develer gibi Sıcağa karışacaksın zıttın zıplayamadan boynundaki Şeytan tılsımına /Tırnak aralarımdan hücrelerini doğurdum Sivril ve yaşama başla/ İnce belli tayların ten rıhtımlarıyla Tekrar güzelleştin Hong Kong kuşağının kısa surlu renklerinden aşırıp Solunuz prangadan tapınışlar Yanaklarınızdan yıldızları öpecekler var Taze otlar belirdi leylek bacalarının dumansızlığında Ruhtan çadırlar açıldı Antikacılık adına yırtınan eskicinin ulu ortalığında Kaydı silinen rüzgârlar uğrayıp defnetti Eskiyenlerin yakamoz rüyalarını Kirli mataralarının şarapsı kokuşlarını Kör bir Aziz in kudurmuş bedduasına sığınan tüm kitaplar Ellerine kırılan aynalar oldu Özgürdün ön içkili mide kasılması saflarında Yeniden taptılar kutsal memelilere çöl cinleri Gri gözlerden yaralanan senin aklının ipleri Ellerinde acıyı hissetmiyor musun /İmagine/ Güne uyuşan evrenin bacaklarını sıvazladılar Günahın kadar etek giyerken Uzayışında ağırlaşmadın Kısalışında çıplaklığına çillenmedin Çığlığın dudaklarında depremlerken izin verdin Çatlaklarına doldular siyah çilekler ayaz tınılı bir gecenin Gümüş yaldızlı gramofonunda Tek yalanını replikalarla takas ederken Çakmak taşlarını yüksek sulardan eklemlerindeki Ormana adadın Biraz zehir biraz şarap sonra uçmuş aklınla Yaktın göğsündeki tüm kılların kırık boşluklarını Belgesel geçtiler kirpik diplerinden Ömrünü çizen ressam hayalperestler İmge kadar kaydın Görmüyor musun Saydam bir iniltinin müzik kutusundan Tiz seslerin yükselişini duydun Deforme olmuşluğunla hayat zarının Kahverengi hayaletler doğururken Kulaklarının arkasına attın bölünmüşlüklerini Tanrı çıktı oynaşmamışlıktan Kirli saçlarını yıkadın Sabununa doldurdun o nu ve kutsallığını İmagine Diş kürelerinde zümrütler taktılar yüzünün açıklarına Yaladın yana eğilip bilincindeki yalınlığı Uzanan sende sensizliğin esiri oldun Aklını kiralayan iki deliriş işareti ağrısının çiçekleri Coşmuş aygırların sarhoş gece görüşlerinde Ezildi Dünyanın en ucunda pişen yüzü yanık insanlar Açtığın mendile kaşlarını döktü/ görmedin Evren düğümlenirken fakir kabilenin ayak raylarına Gökkuşaklarının sakat doğmuş torunları Saçlarına iliştirildi ilkin son keresinde Uzuyorlar Görmüyor musun İmagine Askıya alınmış bir banliyönün düşük pantolonlu çocuklarının Burnundan Çağlayışına hüküm giydirilmiş bir şelalenin kalbine akarken Islandın güneşin hediyelerinde Plasenta haşlanan avluların ateşinde kalp ısıtma ritüeli bu çaresizliğin Tatlanmış kristal erguvanlar/ dilsizliğin Zarar kurumu sallayan gezegenlerin türbesinde Sürrealist eşek arabalarının yana kaymış ümitleri Topallayışında raptiyelerinin Geçtiğin keçi yollarına Gülüyor musun Bacaklarından fişlenen ütopik sancılar Sıcak terine kar basan çağanoz bekçilerinden Sağılışlar Gardını almış “seni” Yumuşak sesleriyle okşuyorlar Aksini bıraktığın her evren pazarında / Üçayaklı sihirbazın kör yanılsamalarını İmagine imagine Yükselmeye devam edeceksin / …/ |
eleştirel yorumlar ise entelektüelim yarışında;))
Oysa iyi bir eleştiri şiirden ne anladınsa onu net olarak yazma sanatıdır.
Sadede gelecek olursak, Dünya düzeni adil kurulmamış, FİLLER HEP SAVAŞTA, YOKSULLAR EZİLMEKTE.
Benim anladığım öz buydu
tebrik eder
nice saygılarımı sunarım.