Yaşam piramidimin en tepesinde “hiç” Ağzı burnu su dolunca sevinen kum cinleri gibi Birazını boşaltmak istedim önce Gerçeklerin ve onlara güvenmeyi İyi niyetle Felçten an önce kurtulandım sanki Denemem gerekirken yürümeyi koşmaya çalıştım
Hiçbir hazin öykü dürüst gelmiyor!
Acımasız olmayı önce öğrendiler Birinin öğrendikleri merhametin en tiz sesiydi Şakırken kafesinde ölene kadar Bir kuş Ölümünden sonra Koskoca unutulmuşluktu
Vicdanını kusup yüzüne çöl yerleştiren insanlar gibi O ihanet çölüne ben de fark etmeden girmiştim Yanıp susuzluğu uykuda tadınca Sahnedeki kadın en güzel hikâyesini Ayın yüzüne fırlatıp attı İnanışın ve dirilişin dengesi yok Toprağın tadı çamura dönüşene kadar toprak
Yüzünde hikâyesi olmayan kimse kalmadı!
İyi kötü suçlu masum rezil nasıl olduğunun önemi yok Olması gereken mutlak gözevlerini boyamak O sabah evvel zaman içinden kaçan fıkralar kadar Komik lakin gerçekti hepsi Hissizlik Donan kibrimde dolaşan “onlar” Çelimsiz kız çocuklarına ölü doğanlara İyi insanlara savaştan sonra tekrar yeşeren otlara Dağılmış yürüyüşlerde tazyikli sudan kanayan derin inançlara Yüzüne koskoca bombaları minimalce taşıyanlara Suya ölüm sebebi olduğu halde susayanlara
İnanmak istedim Sadece inanmak Poa
Girdiğim her müzede sembolik dürüstlüğün Tozunu üflemeye çalıştım Evrende uçarken yakalanan Özgürlük defterine rastladım açtım Hep iyi şeyler yazılmamış Karanlık kutsallığında dürüstlük geçiciliğinde idam edilmiş Bende başlayan bu hastalıktan korkma Poa Ağzımdaki yara maviliklerde kaybolan yıldızlarındır
Bize bırakılan en güzel anıları eşele!
Küçük yaratıkların kulaktan kulağa fısıldadıkları yalanları duyunca Binlerce yıl sonra geri gelen kuvveti Dostluğun ve ilk aşkın bahçesindeki o saf inancı alnından öpeceksin
Konuşmayanlar görülmeyenler adına dönen “mavi” Bir gece ansızın konuşup görüldükleri vakit durduğunda Bütün kötülüklerin budanma vaktidir gelen Onlar ki yeryüzünün bakire kapılarıdır
O anahtarları beni yaşatan kalpten olmak pahasına çıkartacağım Yemin Olsun ki Poa
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yaşam maviye bulanan suçsa hepimiz mavi renkteyiz Poa şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Yaşam maviye bulanan suçsa hepimiz mavi renkteyiz Poa şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Küçük yaratıkların kulaktan kulağa fısıldadıkları yalanları duyunca Binlerce yıl sonra geri gelen kuvveti Dostluğun ve ilk aşkın bahçesindeki o saf inancı alnından öpeceksin
...
masum ve engin aşkları teknoloji vuralı yıllar oldu....
Pınar Hanım da günceli izleyen, dahası gözünü budaktan sakınmayan asî bir şair.
Şiiri su gibi akmış...Ne kadar rahat bir söylem..
Bizler yirmili yaşlarda kargadan başka kuş, hececilerden başka şair tanımazken, Pınar Hanım dünyayı izleyebiliyor.
Elbette kuşak şansı var işin içinde , ama bu yaşta dile hükmetmek, toplumun paslı pırangalarına direnmek kolay iş değil.
Biz eski kafalılar, (Oflu'nun deyimiyle:)) özne-yüklem-sütlaç kıvamında şirlerden hoşlanıyoruz galiba.
Gençlerin ince çalımlarını süzemeyen hantal hakemlere döndük.
Yine de son bir gayretle:
--Oynatalım Uğurcuğum.
Efendim, Pınar Hanım şiirdeki klasik ahenk unsurlarıyla dalga geçiyor; lakin millet olarak bilinçaltımıza işleyen heceden kendisi de kurtulamamış.Hatta günlük konuşma dilinde dahi vatandaşın kurduğu cümlelerin yarıya yakını on birli heceden mürekkeptir.İşte şairimiz de Orhan Veli hesabı vezin ve kafiyeyi topa tutarken şiirinin en baba dizesini on birli heceyle inşa etmiş:
"Yaşam maviye bulanan suçsa hepimiz mavi renkteyiz Poa"
"Poa" ne güzel bir hayal kahramanı adı.Nevacığımın da Lia'sı , Kemal Abi'nin Nilgün'ü, bendenizin de naçizane Yasenya'sı var. Bu kahramanlar Oğuz Atay'ın iç sesi Olric rolünde değil elbet.Bizimkisi daha çok hayali bir sevgili... Pınar hanım da muhtemelen böyle bir sevgiliyle dertleşiyor olabilir. Başlık hakkında gıcıklık ve faşistlik yapmak gerekirse şöyle bir salvoda bulunabiliriz:
"O tekneden elimi Yüzümü güneşe dökerek saldım Poa"
İlk bende adeta Nuh'un gemisiyle dalıyor şair. Fakat dizeleri tek cümle olarak okuduğunuzda tuhaf bir dil karmaşası yok mu sizce de.
"O tekneden elimi yüzümü güneşe dökerek saldım Poa." El yüz nereye salınır, yapma şair.Elbet vardır bu işte bir hinlik du bakalım anlayacağız:))
"Yaşam piramidimin en tepesinde “hiç” Ağzı burnu su dolunca sevinen kum cinleri gibi Birazını boşaltmak istedim önce Gerçeklerin ve onlara güvenmeyi İyi niyetle Felçten an önce kurtulandım sanki Denemem gerekirken yürümeyi koşmaya çalıştım"
Bu dizelerde de kimi bağlam sorunları olsa da şairi tanıdığım için bu dil yanlışlıklarını özellikle yapmıştır diye düşünmedim değil.
"Gerçeklerin ve onlara güvenmeyi İyi niyetle Felçten an önce kurtulandım sanki "
"Gerçeklerin ve onlara güvenmeyi " neye tekabül eder? Cümle yüklemsiz olduğu gibi "gerçeklerin" tamlayanına bir başka tamlanan gelmeli. "Felç an önce kurtulandım."
Olsa olsa felçten bir an önce kurtulunur.
Mehmet Binboğa. tarafından 3/26/2013 3:20:50 PM zamanında düzenlenmiştir.
Sen dur dur, yarın bütün gün ders yok.Akşama kadar gıdım gıdım şiirin ıncığını cıncığını ortaya koyacağım da, amma kapalı yazmışsın yav, acımamışsın bu ehtiyara.Sallayacağız artık:))) Kasapoğlu el ver:))
daha öncesinde bende bir şiirimde bu kelimeyi kullandım.kim olduğunu hatırlamıyorum ama bir arkadaş sizin gibi tepkiyle yaklaşmıştı.inanın Naci bey, bu kelime bence çoğu yaşayan insandan çok daha ak ve şıktır.kelimelere anlamı bir tek şair değil okuyucu da yükler.ne gözle bakarsanız onu görürsünüz.şiirle..
kaç kere okudum kaç kere geldim şiire bilmiyorum. her defasında gömüldükçe içine sanki göçük altında kalmış gibi hissetim kendimi. ve neden bilinmez bir suçluluk duygusu hâkim oldu içime!
bir şeyler yazmak istedikçe gerildi geveze kalemim. bu çok değil neredeyse hiç olmayan bir şey...
ve şiir ve konudaki derinlik bu nasıl bir bakış açısı ve bu nasıl bir dimağ. ilk yazdığın şiirler geldi aklıma. o zamandan belliydi içindeki çatışma. ve adım gibi bildiğimi söylemitim bir gün bunların kağıdı esaslı öpeceğini. ve giderek daha özgün ve daha cevvalleşiyor kalemin. sadece biraz daha kompoze peysajlama ister gibi. o da şiirin cilasıdır. kelime benzeşileri uyaklama vs. ama öyle bir kalemin var ki hayet etmemek mümkün değil bu yaşta ve bu kadar kısa bir zamanda böylesi derinliklere daldırmış olmak mürekkebi.
dilerim o şiir gülleri hiç çıkmasın ayrılmasın yüreğinden. ve sakın küsme ona. daha çok çalış daha çok sür kalemini beyaza...
değil miydi ki insan yaratıldık habile yansıyan yanımızı bulmak içindi bunca yorgunluğumuz lakin kabilliğimiz çok doğurgandı kimilerimizin oysa doğanın vahşiliği yaradılışına amaç iken sözde özgürlük için bedenine esir etti Ademoğlu
"mavi" umudumuzdu
yoksa kabil olmanın zorluğundan değildir herkes için öldürme arzusunun doyurulması susuyorsa inanmış bir kesim ölüyorsa kendini adamış bir kesim