Okuduğunuz şiir 15.10.2015 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Endülüs olasılığı
Gökkuşağı renkleri hep yan yana yaşamak zorunda çünkü ayrılabilmeleri için birbirlerinden vazgeçmeleri tercih edebilmeleri gerekiyor henüz görüyorum vazgeçmiş sayılmazlar Bunu kabul ettiklerinde belki ayrılabilirler Bu da benim işime yaramaz Ayrılmamalılar
Kabul etmediklerimiz kabul ettiklerimizden fazlalaşmaya başlayınca "düşünmeye zorlanıyor" isimli bir ekran beliriyor Sürekli aynı şarkıyı söyleyen çocuğun Beynimin sahnesinde ne işi var merak edemiyorum Hiç büyümeden çocuk hep aynı şarkıyı söylüyor
Boşlukta koşuyorsun boşlukta duruyorsun boşluğu fark edince düşüyorsun
Kumandaya uzanıp kapatmak için bile bilimadamı olmaya çalışıyorum Susmayan çocuğa kızmak için yeni cümleler buluyorum ışığı sönmüş bir bilinçle kendini sürekli uyduran Türlü şebekliklerle yanına gelen yaratık gibi Bir evren geliyor yatağın ucuna Ellerim aman Tanrı’m ellerim onu iteleyemiyor Karabasan gözlerimde yüzüm türlü mimiklerle kirleniyor Sonra hayır hayır Hafızamı siliyorlar her şeyi unutacağım Birazdan unutmaya başlarım Evet başlıyor galiba unutuyorum Unutmadan O’ na dokununca başka evrende yaşlanıyorum Ölmüş olmakla eşdeğer mi bilmem Hafızamın yok olması ölmekten daha iyi değildir İyiyse bile ellerim hep titreyecek Aynı yaşta
Boşlukta koşuyorsun boşlukta duruyorsun boşluğu fark edince düşüyorsun
Bir spermin yaşama başladıktan sonra Yaşamdan neler isteyeceğini annesi tahmin etmeye çalışırken babasına göre bu iş kuşun yemini üflemek kadar basit Yemi doldurduktan sonra kuş yemi yer aslında kuş yemi aç olduğu için yer yada yemez ama mutlaka gün içerisinde yer Baba ya kuş toksa Baba yemi aslında kuş yediği için üflemez Sonuç olarak kuş aç olmayabilir aç olabilir yemi yiyebilir yemi yemeyebilir Baba ya kuş yoksa
Sıcak yiyecekleri üfleyerek yemeyi akıl edemediği için soğumasını bekleyen tek canlı türü hayvanlar olduğundan baba yemi hiç doldurmamış olabilir Kaçmış bir kuş kafeste özgür olmadığını kaçtıktan sonra anlayabilir Ya kafes yoksa... Aman Tanrı’m bir kafesmişim Hemen yem baba hemen doyduğumda söz kaçmayacağım
Altımdaki odunlarla yükselebildiğim ve yine o odunlar sayesinde alçalabileceğim bir ateşin üzerinde duran kazanım Ne garip benim içimde o ateş sayesinde kaynayan bir ben dolusu su var içemediğim sıcaklığından Bir kazan olmam ben olduğum gerçeğini değiştirmiyormuş Ateşin üzerinde duruyorsun odunlar yanıyor içindeki su kaynıyor İçemiyorsun
Kitap koltuk cam masa tencere bilezik kürek gemi Gemi gemi gemi Bunların hepsi olabildiğimde evren bana şöyle der "gözlük saat tren yastık neden bunları da olmuyorsun senin için icat edilmiş olan maddeler seni kullanmıyor mu sanıyorsun" Ben de şöyle derim Okul iş yeri meydan deniz sinema gar G. Ga. Gar. bunlar ben olmasam da olacaktı çünkü başkaları var Başkaları varolduğu sürece bunlar yaşar yaşatırlar Tekrar şöyle der "Bu senin olmama olasılığın onların değil"
Ben olmayınca tüm bunlar olmayacaksa neden ben tüm bunlar olamayacak kadar kibirli ve bilgisizim Hepsini olamamak hepsini olabilmekten daha mı zor Baba yemi üflediğinde boş kabuklar olmalıyım Az önce belki de olmayan kuşun Yeminin boş kabukları bunu yapabilir miyim ne varsa görünen ’ben.sem O yemi yiyecek kafesten kaçacak ve o yemi üfleyeceğim
Hiçbir dahiyle tanıştırmadım yalnızlığımı Ve hiçbir dahi ile tanışmadım yalnızlığım kadar
Sopadan yapılan atlar gerçeklik üzerlerine binince kırılırlar Aşk. Gerçek atlarla karşılaşıldığında Gerçek atlara dokunulduğunda Ve sen ve sen beni hep arkamdan bulacağın için Var
Denizin ortasında aşkın doğduğu gemide yaşıyorsun Denizin altından dramatik başlıklarla yansıtıyorsun bunu bana Kim bilebilir düşmanının bir melek olduğunu savaş anında Kim bilir bir ağacın meyvelerinin aslında onun gözleri olduğunu
Zamanın ve doğanın birbirlerini işgal eden Aşkın ve yalnızlığın birbirini meşgul eden iki ayrı ama aynı gerçeklik Hadi yürü Hadi bas Hadi öp Toprağım ben ölebilirsin üstümde Gri sakalların ve gri saçların Bu benim olasılığı yüksek evrenim dökülmüyorlar Aşk. Diri rüzgarların son bulduğu bir cennet Diri rüzgarlar savaşta üç kat daha değerlidir Değersizleşmiyorlar Zaman ve insan ne yapacağını bilmeyen karar verememiş iki hançer İyilikte kötülüğün öğüdü veriliyor kötülükte iyiliğin hiç bir anlamı yok biliyorum Pek az şey mutlu ediyor Çok şey üzüyor Çok şeyi zaman geçiyor gökyüzünün kalbinde Çalışıyor kalp kuvvetle
Buradan kaçmaya çalışmayacak kadar buralı oldum Kulaktan hızla azalan dalgıç çanları... Yol hep az kalacağını düşünerek yürüyeceğim bir şey değil Yol oldum Savaştan kalma barış G.Ge.Gemileri Kaptan savaş başlıyor Kaptan savaş başlıyor bu bir ödül değil Denize evlerine yataklarına götürüyor insanlar G.Ge.Gemileri Bu gemiyle sonsuz bir tatile çıkılmayacağını biliyorum Baştan aşağı çözülemeyen frekanslarla yüklüyüm Çalışan kalplerin niteliği bozuldu sistem taranıyor bu demir yığını bu demir yığınının Tanrı’sı var İşte bu Yüzden yolum var
Hafızamı siliyorlar kötü bir ressamın boyasız bıraktığı insanlara dönüşüyorsun Gözlerimde şimdi gidecek olan güçlü bir Kaplan var
Söylediğim ben Yol hazır beklemeli Kaplan yürüdüğünde Korkacaklar bellidir Kaplan yürüdüğünde Güçlü bir yol sonu olmak gerekir Kaplan yürümeyi bitirdiğinde
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Endülüs olasılığı şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Endülüs olasılığı şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
ben kimim burası neresi yaşam var mı varsa içimde mi yoksa dışımda mı evet nefes alabiliyorum galiba iyi de siz kimsiniz neden benim sözlerimin içine dik dik bakıyorsunuz neyse kaptan sen devam et müsait olmayan bir yerde de indir beni hatta ağzına kadar dolu bir boşluk olsun :)
kıskanmadım desem yalan olur :(
kaleminde bu lezzet varken bize de afiyetle okumak düşer
Var olan her şeyi, kendimizle birlikte sorgulamak ve yargılamak gerekli. Bunu yapabilen insan, bence üzerine düşen görevi bir biçimde yerine getirebilme şansını elde ediyor. İnançlar, din, siyaset, ırklar, vs vs bin bir türlüsüyle gereksiz ve anlamsız dayatmaların tapınma ölçeklerini de aştığı boyutlarda kişilik zafiyetleri , hatta -hiçlik- boyutunda insan duygu ve düşünceleri, evreni, dünyamızı yaşanamaz hallere düşürmekte.
İşte aklın gereği, sorgulamalardır. Araştıran, öncelikle kendisine olmak üzere sorular soran ve olanı biteni kendince değerlendiren hatta yargılayan insan, kendisini ve evreni , iyiye güzele taşıyabilecek.
Şiir bu bakış açılarıyla sorgulayan , değerlendiren ve yargılayabilen , aklını '' insana yakışır ölçekte '' kullanabilmek kaygısında bir insan kaleminden çıkmış , değer taşıyan dizelerdi. Evrensel mutsuzlukların bütününün sorumlusu insan değildir elbette ama, bu mutsuzluklardaki rolünü de kendi varlığını da her biçim ve her ölçekte sorgulayabilmeli , yaşam biçimini, algı, inanç, yaşam biçimini her her her şeyini de yargılayabilmelidir. Ancak bu biçimde gerçek güzellikleri görebilmek ve evrensel mutsuzluklarımızı bir biçimde sonlandırabilmek yolunda bir kapı aralayabiliriz. Şairin ve şiirin bu yolda verilen bir emek, bir değer, bir güzellik olduğuna inanıyorum. Bu yüzden güne yakışan şiiriniz için kutluyorum şair.
Mert YİĞİTCAN tarafından 10/16/2015 3:49:51 AM zamanında düzenlenmiştir.
şiiri eklendiği anda okumuştum. gecenin dördü gibiydi. ve bir şiire yazdığım en uzun en ayrıntılı tahlillerden birini yazdımdı. ama malesef tam göndereceğim anda site dondu ve sonradan baktığımda uçmuştu...
içindeki okyanusun derinliğini bilen biri olarak, sıradan telaffuzların seni tatmin etmediğinin farkında olduğumu da çokça söylemişimdir. ve çokça da tenkit etmişimdir " başkalarının anlağına" yazdığını unutma diye! senin imlediğin şeyi duyguyu ne kadar gizlesen de okuyanlar az- ufak sezmeli.
belki demiyorum bile! demek istediğim tam tamına buydu! bu şiirin gibi. oldukça düzenli ve zorlama cümleler yok bu kere. bu değerini düşürmüş mü? düşürür mü? aslâ. bilakis olgunluk belirtisidir bir kere. yazarlar ve sanatçılar zamanla - bilerek ya da bilmeyerek- halka daha çok yaklaşırlar belki bu sebeple. demem o ki büyüyorsun demek ki:)
yaşadığın gezegenin tüm insansı kavgaları, tahribatları çoktan unutmuş aşmış olduğunu bilerek şiire girmiyorum hiç. ama keşke diyorum içimden " gerçek; gerçekten öyle olsa". bir yerde yaşamın dünyanın kokuşmuşluğu tekdüzeliği yıldırıyor insanı. elinden bir şey gelememe acizliği. bir tarlanın ortasındaki korkuluk gibi hissediyor insan kendini. bizi boşluğa düşürüyor havanın ağırlığı kısaca...
yine de yürümeli umuda. inatla. mezarlıkları sağlama tablosu görmemeli yaşama- yaşayamanlara-!
Evreni ve içindekileri hep merak ettim ediyorum edeceğim. Kelimeler ile kurulmakta olan Cümleler bizi ayrı hayatlarda birbirimize bağlayan damarlar. Değerli yorumunuzun Önemi de büyüktür bende, ilk şiirimden yahut demeliyim ki ilk damarı bu eve bağladığım günden beri vardınız. Ne cümle ne şiir Görebildiğim bunlar bizi bağlıyorlar bu sebeple büyüyorum büyüyeceğim. Bir insan dahi bir cümleden yola çıkıp evrene bakma ve bakabilme kabiliyetini sorgulayacaksa ben de büyüteceğim demektir...
Evreni ve içindekileri hep merak ettim ediyorum edeceğim. Kelimeler ile kurulmakta olan Cümleler bizi ayrı hayatlarda birbirimize bağlayan damarlar. Değerli yorumunuzun Önemi de büyüktür bende, ilk şiirimden yahut demeliyim ki ilk damarı bu eve bağladığım günden beri vardınız. Ne cümle ne şiir Görebildiğim bunlar bizi bağlıyorlar bu sebeple büyüyorum büyüyeceğim. Bir insan dahi bir cümleden yola çıkıp evrene bakma ve bakabilme kabiliyetini sorgulayacaksa ben de büyüteceğim demektir...
İnsanın tahta ata binip dolaşası geliyor içinden. O denli etkili o denli gerçek şiir.
Pınar' cım, o güzel sesinden dinledim sanki okumadım. Sahnedesin ve tek ışık, mor bir ışık senin üstünde. Sen konuşuyorsun, biz dinliyoruz. Pür dikkat.
Sen daha neler neler söyleyeceksin...... Çok şeyler....Pek çoğuna fazla gelecek türden.
İnsanın içinde boğulmak isteyeceği sözcükler denizi karışık, ama aslında değil, sadece dünyanın karışıklığını yeryüzüne püskürten sigarayı bırakmış tanrıların mariuanaya başlaması gibi bu şiir kaçarken düşürülmüş bir ayet, karışık ama oldukça sade.
Çok beğendim Pınar'cık yüreğine öpücükler gönderdim.