Oy deli rüzgâr, Sen estikçe meler dağlarımda melul bakışlı bir yâr! O yâr ki, yâr; yar olup da yürekte parçalanası har!
Uzun hikâyelere göç eden sessiz bakışlar bunlar. Siperde on beş bin köyden on beş bin insan, Bir baş uğruna can verdiklerinden habersiz, Ellerinde koyu cehennem mührü, Üzüm rengi ölüme serilir son secdeleri, Karadeniz bakışlı son ahları kadar kederli, Bir Suriyeli kız çocuğunun mahzun gözlerinde, O mezalimi anlatan dehşetin özeti gibi.
Şimdi bebeği var altmış dokuzunda Mahmud ağanın, On yedisinde Maral, on yedi bin acısında sanki! Böle böle öldürmek istedim saçlarına düşecek akları, Böyle bilmezdim feleğin anlatılması güç kalan yanını. Altı çorap giymiş Nezaket ninenin gözlerinde o dağlar, Ey deli rüzgâr, Anlatılmışlığın yanında, yaşanılan acıyı hangi merhem onar?
Susayan çocuklar, susayan aşklar şehrinde yalınayağım. Düzlüklerde yorulan, yokuş bilmez neslin bir yangını ben de, Gözlerimde parlatılmaktan şemse dönmüş aşk yığınları, Anadolu dokuyan elleriyle biçare; Ah ana dolu elleriyle pervanelere lisan öğreten kadın! Uzun hikâyelerde, sessiz bakışlı Eliflerin ağıtı, Kağnı kağnı, mermi mermi; hiç bitmez toprak kokulu saçları.
Kelamında türkülere muhtaç vuslat şiirleri yazar adamlar Adamlar başka, adamlar ekmek yapar, yol yapar, hasta bakar. Analar ne yiğitler doğurur, analar kızıl kıyamet melekleri Eteklerinde taşırken o kutsal emaneti, Oymak oymak inci dişleriyle hülyalara seslenir geceleri. Bazı geceler ’euzü billah’, bazı geceler de ’eyvah’! Sesleri duyulan mermi çığlıklarının coğrafyası kalmamış âlemde, Bir bebeğin gözyaşlarıyla yeşerir nevruz akşamları. Sefalarda kırık bardaklar, Bir Allahın kulunun selamı kadar, ne kadar da tanıdık ve bahtiyarlar!
Oy deli rüzgâr, içimde hâr ki, ne har! Çıkar mı dersin şu yılan ömrümün yokuşundan makbere, Guguk kuşlarının elemli gözleriyle baktığı vadilere, Hasret ile kelam ile sevgi ile türkü ile yaşaran, Yan ağımda bir ilkbahar yağmurunu dudaklarında biriktiren, Dudaklarında bir öksüzün saçlarından öper gibi yeniden, Gider mi dersin gelen, gelen gitmez de; ölüm mü dersin Her istenmeyen gidişe erkenden?
Sevdalarım ancak büyük dağların sahip çıkabileceği kadar uzak, Yakın olsa, ya ciğerim hepten yanacak, ya herkes beni aşk sanacak!
Yalnız dağların maralının sevinci, yüreğimdeki aşka bakar! Bu yüzden ey deli rüzgâr, şimdi es esebildiğin kadar!
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Ey Deli Rüzgar! şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Ey Deli Rüzgar! şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
DÜNYA DERDİ, YÜREKLERDE AŞK MI KOYUYOR? HEP AYNI TAKTİKLE MÜDAHALE EDİLİYOR ÜLKELERE, YANİ İÇ ÇATIŞMA BAŞLATILIYOR CASUSLAR ARACILIĞIYLA, SONRA YÖNETİMİN MÜDAHALESİNE MÜDAHALE EDİLİP İSTENİLEN SONUÇ ELE GEÇİRİLİYOR, MAALESEF SURİE'DEKİ MEZALİM DE AYNI PROJENİN ÜRÜNÜ. SAYIN BAŞBAKANIMIZIN, O PROJENİN "EŞBAŞKANI" OLMASI İNSALLAH BİZDE DE BİR İÇ SAVAŞ ÇIKARTILMASINA MANİ OLUR... SAYGILAR