-hep mutlu olmak ister insan, oysa mutlu olmadan da, bir başkasını mutlu edebilir-
Konuşsun diye terliyordu gözlerin Ben, hiçbir sevgiye bel bağlamamışken Gelmiştin. Vakit çok geçti. Sevmeyi, Sevdirmeyi Hiç düşünmemiştim.
Giderek koyulaşmıştı renklerinin her biri, Kimi zaman yokluğun kadar taze olmuştu toprak kokusu Kimi zaman da teninden rüzgarlara kirpiklerim tutunmuştu.
Çok kalabalıktı öykünmek adına, Fark etmiyordu çekirdekleri meyvelerin. En çok da vişne çekirdeğine gülümsüyordu Boynundan uzayıp giden gençliğin.
Suskun günahlarında boynundan asılıyordu iki kurumuş dudak. Aramadığım yer kalmamışken sefil yüreğim için bucak, Bir senin rüyalarında bulmuştu yer tutunacak!
Çok kalabalıktı ellerin Ellerin kimi zaman simsiyahtı; Kimi zaman da bir üzüm suyu İçerken bahtiyar olurdu.
Kötü günlerde, iyi arkadaşlar bulurduk göz göze uzanıp Birkaç serseri taşlardı istiflenmiş aşk sığınağımızı Aşka inanmayı tam da istediğim, o Mayıs akşamlarında Kahkahaya bölünen geceler dilimlerdi önümüze Amasyalı güzel bir kızın, kınalanmış elleri.
Giderek koyulaşan bedenin, bir gün kurumuştu büsbütün Ne kadar ’gitme’ desem de, beyhude bir yakarıştı Sensizliğe yakılan her içi dolmamış tütünün ağlamasıydı Değerini bilmemenin güzüydü akşam saatleri yalnızlık Bir tabak değildi eksik olan masada; Ya da bir çatal, bir kaşık, bir nefes daha. Komşular gelirdi ara sıra, Dostlar, tanıdıklar, yakın akrabalar.. Hepsi gülerdi, hepsi anlatırdı bulacak bir şeyler hayat adına.
O güzün, Gülünün tam ortasından, ’ben aşka inanmıyorum’ diye basmasaydım Hani ellerimle bir de alıp, gözlerinle kanatmasaydım uçan kuşları Dağıtmasaydım bu kadar seni, bu kadar beni ve hiç görmeden de sevebildiğimiz Afrika çiçeklerini... Kirletmeden de, içebilseydim hani o gözlerinin nehirlerini İçine ah atmadan, içine gamla bulandırmadan, beni sensiz koymadan; Hiç olmazsa saçlarını, can çekişeşen ceylanlar gibi beyazlatmadan...
Farz-ı misal geri dönseydi zaman, İnanıyorum derdim, ben de; aşka; hani seni üzmeden Hiç tanımıyormuş gibi, sevginin kanatlarında izzetle ürperip Öperken alnının tam ortasından, Bu sevgi, başka bir sevgi deyip; sarıp üşüyen tellerini göğsünün Akşam karanlığında yok oluşlarımızı birbirimize anlatıp Demlerdim bir de çayın en namuslusundan.
Şimdi onlarca şiir kitabı, tat vermeyen resimler, fotoğraflar, Üstüne günde beş defa aynada bana bakan çocuklar, Zamanla alışırsın diyen, beni tanıdığını zanneden dostlar, Önünden geçtikçe aşkla sahiplenilmiş parklar, sokaklar, kaldırımlar...
Vakit çok geçti. Bu sabah da kendime ezberlettiğim şarkıları söyleyeceğim. Sonra sevmekti, Ölmekti, Belki düşünürüm.
Nasıl olsa konuşmak için terlemiyor artık gözlerin! Ağlıyorsa, o da birkaç dakika, Neden böyle geçti diye, düne ait sevmelerin
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Farz-ı Misal Farz-ı Misallerin şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Farz-ı Misal Farz-ı Misallerin şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
O güzün, Gülünün tam ortasından, ’ben aşka inanmıyorum’ diye basmasaydım Hani ellerimle bir de alıp, gözlerinle kanatmasaydım uçan kuşları Dağıtmasaydım bu kadar seni, bu kadar beni ve hiç görmeden de sevebildiğimiz Afrika çiçeklerini... Kirletmeden de, içebilseydim hani o gözlerinin nehirlerini İçine ah atmadan, içine gamla bulandırmadan, beni sensiz koymadan; Hiç olmazsa saçlarını, can çekişeşen ceylanlar gibi beyazlatmadan... Farz-ı misal geri dönseydi zaman, İnanıyorum derdim, ben de; aşka; hani seni üzmeden Hiç tanımıyormuş gibi, sevginin kanatlarında izzetle ürperip Öperken alnının tam ortasından, Bu sevgi, başka bir sevgi deyip; sarıp üşüyen tellerini göğsünün Akşam karanlığında yok oluşlarımızı birbirimize anlatıp Demlerdim bir de çayın en namuslusundan .... ÇARPILDIM BU MISRALARA ÜSTAD...ŞİİRİN HER MISRAI GÜZEL ELBET, AMA İLLAKİ BU MISRALAR ÇOK GÜZEL... SAYGIYLA
Bu sabah da kendime ezberlettiğim şarkıları söyleyeceğim. Sonra sevmekti, Ölmekti, Belki düşünürüm...
girdaplarda sürüklenirken tutunmak gibiydi.Sitemli sevgili özlüyor belli ellerinin sicagini,gözlerinin ferini.itiraf etmeye calisdigi derdini aynalara haykirarak gül yüzünü görmeyi denemis,lakin masal misali o bir varmis,birde yokmus.Sol yana saplanan sevgili denen atesler icinde yanan bir okmus.yokmus ona benzer,onun gibi güzel ve onun gibi cok özel bir leyla,bir sirin,hatta bir asli yokmus.Hancerli siir sayfayi onu sol yanindan cikarircasina oymus.oymus ama dedim ya; MASAL MiSALi O, BiR VARMIS! BiRDE YOKMUS..yüreginize saglik..esintilerde sürüklendik..saygilar.
güzel şiir... okuyup okuyup evet dedim böyle...
teşekkürler