Özgürlük Şarkılarıille savaşılacak koşumlara sürdüler atları iyice semirttiler dümdüz akmamalıydı ırmak boğazlanmalıydı duru akarken sular ne kadar pislik varsa,salınmalıydı yukardan ağağılara bakıp gülmeliydi sonra kirli karınlar doyup,tıksırıncaya dek oğuşturmalıydılar karınlarını sonra yapmalıydılar egzersizlerini yürümeliydiler öldürülen çocukların kanları üzerinde bir lokma eksilmeden boğazlarından kuşanmalıydılar silâhlarını ne kadar özgürlüğe aç halk varsa döşeyerek kan kokulu parayla çantalarını öldürmeliydiler öldürmeliydiler,gözü açılmamış bebeleri kadınların ırzına geçerek ve küçücük dokuz yaşındaki kızların Suriye’de parçalanmış cesetlerle taşırarak ırmağı uzaktan gülmeliydiler okyanus ötesinden o tükürülesi eller parmakları ucunda döndürmeliydiler ters dönesi dünyayı ve vurdurmalıydılar kardeşi kardeşe din süpürülüp atılmalıydı ülkelerden o barış diyen adı barış olan din göğe çekilmeliydi özgürlük özgürlük şarkıları inlemeliydi dil din insan uzaktan cehennem gözleriyle bakamayacak birgün ölüsüne tekmelenecek azgın boğa! 1.3.2012 / Nazik Gülünay |