GELİŞuslu durup bekledim babamı, annemi hiç üzmedim geri dönünce şeker getirecekti, gelmedi usturasını dilinde bileyen ıslıklar çalıyorum ağustostan bozma günlere özlemli tenimde, sevda yanığı bir yazdan kalma sızılar, bulutlanıyorum çizgilerinden taşırmadan boyuyorum dünyayı gösterilen renklere değil, kendi renklerime yattığım yârden, gözlerini asıyorum gökyüzüne senin mavin gökyüzü şimdilerde hangi ilkim geçse kabilemden, rüzgâr oluyor sesin sarsarak ruhumun en kuytusunu isyan çıkartıyor, renkler yetmiyor rüzgar bile kar etmiyor, suskunum yaprak kıran bir sonbahar dayanıyor okyanusuma kör etim yeşili, iklimleri yok saydım kabileme uzak bir yüzüm şimdi göç mevsimi kondu göğsüme hep sarı sonbahar… gel diye bekliyorum, ödünç al gök kuşağını göç kuşağını durdur, ömrüme kat tüm renklerini baharım ol, güneşi daha parlak kıl gel, şeker getirme bozdum usluluğumu toprağa düşen ilk yağmur damlası gibi sessiz sedasız, bereketli dayandım iklimlerin kapısına resimlerden yaptığım muskaları takıyor tanrılar korumak için çadırlarını gel, bitsin bu çok renkli tehlike Kubilay Yıldız |